22 Kasım 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Başucumda müzik





İnstagram hesabım; @koregunluklerim

Kitap genç bir kadının ağzından kaleme alınmış, 50-60lı yıllarda geçen, gerçek bir hikayeden yola çıkan bir roman...Bu genç kadın, hayatındaki belki de pişmanlık duyacağı en büyük deliliklerden birini yapar ve henüz bir liseliyken onu ilk istemeye gelen siyasetçi Turgut ile evlenir.Hem de ailesinin karşı çıkmasına rağmen!

Ona göre, yaşıtlarının beyaz atlı prenslerini beklemeleri, kitaplardaki gibi aşk yaşayacaklarını düşünmeleri saçmalıktan başka bir şey değildir.Ve mantık evliliği yapmanın daha akıllıca olduğunu düşünür, kendisinden yaşça büyük olan Turgut ile evlenir, hemen ardından da yurtdışına gider.Hayat onun için sıradandır; ne sıkıntısı vardır ne de bir heyecanı...Bir tek memleket özlemi duyar.Yaptığı evlilikte birbirlerine karşı resmi olmalarına bile aldırmaz.Ta ki çocukluğunda gördüğü abisinin arkadaşı Fuat'ı tekrar görene kadar...Bizim dediği dedik, mantıklı asıl kızımız aşık olur hem de evli bir adama...

Zamanla asıl kızımız ve Fuat süregelen tesadüfler sebebiyle karşılaşıp muhabbet ederler.Asıl kızımızın gözünde bunlar sadece onun yönettiği bir oyundan ibarettir, aşık olduğunu kabullenmez.Fakat bir gün asıl kızımız bu oyunda, oyunu yöneten değil oyuncu olduğunu fark eder.Artık evli ve yeni siyasetçi Fuat'a aşık olduğunun bilincindedir.Peki ya sonra?

Kitaba bayıldım.Yine söylüyorum aşk romanlarından nefret ederim!Ama bir adamın ağzından bir kadının düşüncelerini bu kadar iyi anlatan, bu kadar iyi betimleyen bu kitap etkiledi beni...Bir bayan olarak ben bu kadar rahat açıklayamazdım duygularımı...Hatta okurken, kitabı aldığım arkadaşıma bu adamın içine kadın kaçmış dediğim bile oldu.Kitabın yarısındayken adamın sonunda ne olacağını tahmin etmiştim, malum tarihimiz...Ama sonu bilmek bile alıkoymadı beni okumadan devam ettim, biter bitmez de hemen google amcaya sorup bu hikayenin doğru olup olmadığını araştırdım.Tam bilgi edinemesem de asıl erkek kahraman Fatih Rüştü Zorlu'ymuş...Birebir örtüşüyordu eski siyasetçinin hikayesi kitabınkiyle...Hatta dizisi bile varmış Ben onu çok sevdim diye...


Bir de Kürşat başarın Hurriyet.com.tr den alıntı yaptığım şu satırları iyice ortaya çıkardı her şeyi..

Romanınızın baş kahramanlarından biri dışişleri bakanlığı yapan Fuat. Yazara sorarlar: Yoksa oradaki Fuat, dönemin dışışleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu mu? 

- Kitabın başında, ‘‘Kitapta yazılanların hepsi gerçektir. Ama aynı zamanda hepsi yalandır. Çünkü onu ben yazdım’’ diye bir not var. Aslında bu hikaye bir gerçek. Ama nasıl bir gerçek? Bu konuda dedikodular, hikayeler hep var. Ben bunu aldım, tamamen uydurdum. O yüzden gerçek değil. Bu insanlarla ilgili detay bilgi de öğrenmek istemedim. Çünkü bu anlatacağım şeyi bozabilirdi.


Yani, o bakan Fatin Rüştü Zorlu mu, değil mi?


- Esasında bunu söylemek istemiyorum. Bunu söylersem filmin sonunu söylemiş oluyorum. Sakladığım için değil, okuyucuya yazık. O zaman adamın öleceği belli. Gerçeğe biraz dokunup geri çekilmek istedim.  



Kitaptan alıntılar;

"Hatırlamak güzeldir derler. Hayır, değildir. Anılar bir an için bizi gülümsetse bile hemen sonra elimizi uzatıp tutmaya çalıştığımızda silinip giderler ve ne yaparsak yapalım ancak acı verirler."

“Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. 

Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.”

"Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor."



"İnsan kimi seveceğini seçebilir mi?

Seçemiyormuş."


"Evlenmeyi kabul ettiğim geceyi hatırlıyorum. Kendi kendime, "Sen romantik saçmalıklarla zaman harcayacak, bütün hayatını bir adamın gün boyu değişen davranışlarını izleyip manalar çıkararak geçirecek bir kız değilsin, aradı mı aramadı mı, seviyor mu sevmiyor mu, niye böyle dedi de böyle demedi diye elinde mendil yaşayamazsın, onun için senin aşık olduğun değil, seni sevecek biriyle evlenmen en iyisi." diyordum. Ne acayip! Herhalde bunları o zamanlar okuduğum romanlardan çıkarmış olmalıydım."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder