30 Kasım 2014 Pazar

Mourning Grave / 2014


In So, hayaletleri görebilme yeteneğine sahiptir, bu yüzden hayatı çok zor bir hal alır.İlk hayaleti ilkokul yıllarında görmüş, korktuğundan katili söyleyememiş fakat cesedin yerini bulmuştur.Hayaletleri görebilme yeteneği ya da laneti, yüzünden okulda türlü zorbalıklara uğrar ve  ailesi tarafından yurt dışına gönderilir.Fakat hayaletler onun peşini orada da bırakmaz.Kore'ye amcasının yanına dönüp orada lise eğitimine devam etmeye karar verir.


In So, ne kadar hayaletlerden burada da uzak durmaya çalışsa da okulda yaşayan Sae Hee adlı bir hayalet onu korkutmaz ve onunla arkadaş olur.In Son'un yeni sınıfında zorba kişilikler vardır, gözlerine kestirdikleri güçsüzleri ezerler ve kimse hiçbir şey görmemiş gibi davranır.Fakat okuldaki intikamcı, maskeli hayalet bu zorbaların peşindedir.Peki  maskeli hayalet kimdir? Ve neden zorbaların peşindedir?


Film, tür olarak korku ve gerilim türünde...Yalnız korku ve gerilime yönelik hiçbir sahne göremedim ben..Hatta güldüğüm sahneler bile oldu.Bir de filmin başından maskeli hayaletin kim olduğunu tahmin edince pek hoş gelmedi..Dramatikti, tuhaf bir sonu vardı, çerezlikti...Yani boş zamanlarda izlenebilecek bir yapım...Tercih sizin...  :)

Hadi inşallah / 2014


Pucca'yı tanımayanınız, duymayanınız yoktur herhalde...Blogger dünyasından çıkıp kitap çıkaran, ünlenen bir kişilik..Bu film de onun aşk hayatının bir kısmını kapsıyor..

Pucca, son aşkından ayrılıp  babasının evine, İzmir'e, geri döner.Onun için gündemde artık iş bulmak ve evlenmek vardır.Babasının tanıdığı aracılığıyla bir iş görüşmesine gider, fakat iş imkanlarında ne yemek, ne yol ne de insani çalışma koşulları vardır.Pucca tam ağzını açıp isyan etmek üzereyken onu görür, Pekmez'i...Tabi hemencecik işi almayı kabul eder.Fakat önünde büyük bir engel vardır; Pekmez'in çalışma arkadaşı Bayan K...


Sonrası ise tamamen komedi...Pucca, elini neye atsa eline yüzüne bulaştırır.Ama Pekmez'i elde etmeyi aklına koymuştur.Peki ya sonra?


Aylardır bu filmi bekliyordum ve vizyona girer girmez 28 Kasımda arkadaşımla beraber gittik.Öncelikle şunu söylemek istiyorum; kesinlikle Pucca hayranı değilim! İlk kitabını okuduktan sona ona karşı antipatim oluştu, o yüzden diğer kitaplarını okumadım.Sebebi ise yaşam tarzı değil de (beni ilgilendirmez) hani Pucca benim için aynı binada aynı mahallede hatta aynı semtte yaşamak istemeyeceğim biri..Tehlikeli, arkadaşlık dostluk kavramı yok..Ay neyse sevemedim işte...

Ama "Hadi inşallah" da Murat Boz ve Büşra Pekin'in oynadığını duyunca üstüne üstlük fragmanları da görünce filmi seveceğimi hissettim ve sevdim de bol bol kahkaha attım ama biraz eksik gibiydi film...Sanki olaylar bir ay gibi kısa bir zamanı kapsıyor gibiydi.Bir de yanlış hatırlamıyorsam Pekmez'den sonra Erik geliyordu  ya da gelmiyor muydu?Sıralamayı da karıştırmış olabilirim :) Eğlenceli bir yapımdı, izlenebilir, bol kahkaha atılabilir :)

28 Kasım 2014 Cuma

Sawako Evi Yakmaya Kalkışırsa !


Son zamanlardaki yazılarımı okuduysanız biliyorsunuz depresyonla Pollyannacılık arasında gidip geliyordum. Baktım hiçbir şeyin düzeleceği yok tutuşturayım evi benle birlikte yansın gitsin ardımda parlak anılar bırakmayayım dedim! Ben ölecektim de ardımda güzel anılar mı bırakacaktım, ben yoksam yansın dünya kimin umurunda! 


Tabi ki böyle olmadı atın hemen üstünüzdeki şok belirtilerini ! Ne kadar depresyon belirtileri gösterdiğim söylense de tam bir pollyannayım ve tüm aksiliklere rağmen mutluyum şükür! Daha o kadar delirmedim Allah kimseyi delirtmesin!Hemen asıl konuya dönelim:

Sizin bu aklı beş karış havada bloggerınız Sawako, dün dalgınlıkta sınır tanımadı!Kızartma yapmaktan hoşlanmamasına rağmen pek sevgili aklı en az Sawako kadar havada şaşkın erkek kardeşine kızartma yapayım dedi.Çünkü kardeşi severdi...Dedi demesine ama yağı ocağa koyduktan sonra unuttu!Boşuna aklı beş karış havada demiyorum!

kore diziizle kore dizi kore dizi seyret yeni kore dizileri




Sonra tabi aklına geldi, paçaları tutuşarak mutfağa koştu tencerenin kapağını açtı ve yağ tutuştu.Hemen kardeşceğizine seslendi kardeşceğizi koşarak gelip altın fikrini ortaya atıp "havlu atalım söner" dedi.Sawako "Ben bunu nasıl düşünemedim ki" demesine fırsat kalmadan şaşkın kardeş mutfak önlüğünü ıslatıp yanan yağ tenceresine attı.Sawako şaşkınlıkla "Naptın?!" dese de alev tavana kadar ulaştı ve Sawako ıslak önlüğü kardeşinin bir kez daha atmasına fırsat vermeden tencereyi, kapıyı kardeşine açtırıp bina girişine attı.Hemen yangın söndürücü tüpünü aldı!Ama kocaman tüpü taşıyamadı ve çalıştıramadı...Neyse ki ateş söndü geriye temizlenmesi gereken bir mutfak ve yağa bulanmış kapı önü kaldı.Ah bir de ufak tefek hasarlar;

1 fırın eldiveni 
1 tencere 
1 polar pijama altı
1 mutfak önlüğü 
2 el bezi 
1 havlu
Hafif yanmış sol avuç içi sağ el parmakları

İşte dünün özeti buydu.Neyse ki bu olay sırasında doğal gazı kapatmayı akıl ettim de bina havaya uçmadı.O kadar kızdım ki kendime kendi sorumsuzluğuma...Bir yandan mutfağı temizlerken bir yandan annem delirecek diye düşünüyordum; en kötüsü de bu sefer sonuna kadar haklı olmasıydı!En azından bunu benim de kabul etmemdi...Annem geldi ve ne oldu biliyor musunuz? 

Hiçbir şey demedi. "Kızmayacak mısın?" dediğimde,  "Kızmayacağım bu sana iyi bir ders olmuştur dua et bir yerinize bir şey olmamış" dedi ve güldü anne kalbi işte :)  Sonuç olarak artık; 

1.Bir daha kızartma ve yağ işleri yok gençler, zaten üstüm başım kokuyor diye hoşlanmazdım. 
2. Böyle bir durumda erkek kardeş kesinlikle olaydan uzak tutulacak; çünkü hala ıslak mutfak önlüğüyle ateşi söndürdüğüne inanıyor :))
3.Sorumsuzluk diye bir şey olmayacak,  akıllandım yani :/


Not: Ellerim hafif yanmıştı; fırın eldiveni ateşten delinmiş o kısımda parmaklarımı ve nasıl olduğunu anlamadığım şekilde diğer avuç içimi yakmıştı ama komşumuz E. teyze hemen yanık kremi verdi ve birkaç saatlik sızlamadan sonra geçti fakat pijamam nasıl tutuştu bilmiyorum :D


25 Kasım 2014 Salı

Sawako Reyting Çıkmazında!


Son zamanlarda gerek internetimde sorun olduğundan gerekse can sıkıntısından televizyon önünde çokça vakit geçirmeye başladım.Ve anladım ki televizyon hiç bana göre değil!Neden mi?


Mesela; bu tarz benim, tarz yarışması olarak anılan bir program.Fakat tarzdan çok çirkeflik yarışması gibi...Yarışmacıların bir tek birbirlerine küfretmedikleri kalıyor, hakaretler havada uçuşuyor..Bu sırada sunucu ortalığı yatıştırmak yerine ortamı daha çok kızıştırıyor.Maksat reytingler artsın!Haftalarca tarz olmayan, sokakta görsek bakmayacağımız insanlar, sırf reyting sebebi diye tarz ilan ediliyor.Yoksa Özlemin üzerinden düşmesine ramak kalmış nişanlığıyla tarz ilan edilmesini başka türlü açıklayamıyorum...




Sonra ortaya bir kavgacı kişilik Ayşegül konuluyor, o da iyi giyinmese bile reyting uğruna devam ediyor.Çünkü bir günah keçisi lazım, karalanmalık, nefret edilmelik...Tabi izleyiciler de hemen bu tuzağa düşüyor, bu kişinin profilini bulup hakaretler, küfürler yağdırıyorlar...Annesinden ayrı büyümesini koz olarak kullanıp; "Anne sevgisinden yoksun büyümüşsün, annen sana annelik yapmamakla en doğru kararı vermiş" gibi yorumlar atıyorlar.

Hiçbir yarışmacıyı savunmuyorum ama bir farkları kalıyor mu onlardan?
(Sevmesem de her gün  akşam yemeğinde eşlik ediyor program bana...


İlginç haberlere şahit oluyorum son zamanlarda...

Mesela, caninin biri eşini yakıp ağır derecede yaralıyor, durumu kritik...Bu haberde anlaşılmayan bir nokta var mı?Hayır; bir canimiz var, bir de kurbanımız...Ama bizim haber spikerimiz haberin süresini arttırmak için canlandırmaya başvuruyor!

Sinir krizi geçiren XY, elinde çakmak ve benzinle şuraya gelip, önce benzini şu şekilde üstüne döktü ve sonradan çakmakla şu şekilde, eşini tam bu noktada ateşe verdi..Komşular yanan eşin feryatlarını duyup polise haber verince cani yakalandı.

Benzinin nasıl döküldüğünü, çakmağın nasıl kullanıldığını bilmeyen yoktur herhalde...Bu haberi bu şekilde yaralı kişinin ailesinin izlediğini düşünün bir de!Zaten  olayın üzüntüsünü yaşayan aile bu şekilde bir kez daha yıkılacak...

Başka bir haber spikeri de kötü durumu fırsata çevirip,gözyaşları içindeki acılı ailenin acısını arttırmak için saçma sapan sorular sormaktan çekinmiyor!Sordukları sorular haber niteliği taşısa anlarım ama insanların acılarını kullanmak ne kadar doğru?

Sinir bozucu değiller mi?



Günlük dizilerden haberdar mısınız?Bilmeyenler için; haftaiçi her gün yeni bölümleri yayınlanıyor bu dizilerin, nasıl çekiyorlar, bölümleri nasıl yetiştiriyorlar, hiç mi yorulup hasta olmuyorlar, inanın ki bilmiyorum ama her ev kadınının gözdesi bu diziler!Senelerce devam ediyor, konu bir türlü bitmiyor; kimin eli kimin cebinde belli değil.A ilk önce B ileyken, C,D,E ye gidiyor tabi arada ilk göz ağrısı B'ye dönüyor ama sonra B'nin kız kardeşiyle takılabiliyor..Değişik....


Bu günlük diziler senelerce devam ederken haftada bir yayınlanan diziler, peşi sıra yayından kalkıyor..Hiçbir diziye bunu izleyeceğim diyemiyorum,nasıl olsa yayından kalkacak olarak bakıp geçiyorum.En son cinayet için izleyeceğim demiştim, hatta blogumda yayınlamıştım ama çok geçmeden yayından kaldırıldı :(  


Çoğu zaman Acun'un kanalını izliyorum..Seviyorum yetenek yarışmalarını AMA!

Köpek,kedi,kuş sesi çıkaran baştan eleneceği belli olan insanların yayına çıkarılmasını hem seyirciye hem de yarışmacıya saygısızlık olarak görüyorum.O yarışmacının en başta programa çıkıp rezil olacağı belli, reyting uğruna yapılacak hoş bir davranış hiç değil!


Sonra yeni bir programı var Ütopya diye... Semih diye bir yarışmacı var orada, ayaklı bela; sağa, sola laf sokup ortalığı karıştıran ve hiçbir iş yapmayan...Başka bir yarışmacıyla tartışıp elenmesine neden oldu; karşı taraf şiddete başvurdu, haksızdı evet ama Semih'in de ayartıcı konuşmaları da cezayı hak ediyordu.Tıpkı Survivor da Sahra'nın hak ettiği gibi...Fakat elde var sıfır!


Evlilik programları var mesela, her iki dakikada bir oyun havasındalar..Evlilik de oyun gibi bence onlar için..Yoksa A'nın önce B'den hoşlanıp C'ye göz süzüp D'yle ciddi düşünmesini açıklayamıyorum.Hem ciddi düşünenin orada ne işi var?!Her çıkan genç kız, zengin koca peşinde!Bir de görüştükleri adam konusunda karar veremeyip sanki mal seçiyorlarmış gibi "Ben A abinin yorumunu almak istiyorum" demeleri çok komik değil mi? En kötüsü de artık bu tür şeylerin bize normal gelmeye başlaması...Gelenek ve göreneklerine bağlı olduğunu söyleyip kendisiyle bu kadar çelişen başka bir ülke var mı merak ediyorum.


Önceden annem söylerdi de inanmazdım!

"Televizyonda gündüz vakitleri izlenecek doğru düzgün bir program yok"muş!Peki sizi de böyle çıkmaza sokan, sinirlerinizi hoplatan televizyon programları var mı?Varsa neler?


Neleri izlemekten memnunum;

Kaçak Gelinler
Kardeş Payı (Sezonun başlamasını bekliyorum)
Bir de kızdığım yanları olmasına rağmen yarışma programları

22 Kasım 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Başucumda müzik





İnstagram hesabım; @koregunluklerim

Kitap genç bir kadının ağzından kaleme alınmış, 50-60lı yıllarda geçen, gerçek bir hikayeden yola çıkan bir roman...Bu genç kadın, hayatındaki belki de pişmanlık duyacağı en büyük deliliklerden birini yapar ve henüz bir liseliyken onu ilk istemeye gelen siyasetçi Turgut ile evlenir.Hem de ailesinin karşı çıkmasına rağmen!

Ona göre, yaşıtlarının beyaz atlı prenslerini beklemeleri, kitaplardaki gibi aşk yaşayacaklarını düşünmeleri saçmalıktan başka bir şey değildir.Ve mantık evliliği yapmanın daha akıllıca olduğunu düşünür, kendisinden yaşça büyük olan Turgut ile evlenir, hemen ardından da yurtdışına gider.Hayat onun için sıradandır; ne sıkıntısı vardır ne de bir heyecanı...Bir tek memleket özlemi duyar.Yaptığı evlilikte birbirlerine karşı resmi olmalarına bile aldırmaz.Ta ki çocukluğunda gördüğü abisinin arkadaşı Fuat'ı tekrar görene kadar...Bizim dediği dedik, mantıklı asıl kızımız aşık olur hem de evli bir adama...

Zamanla asıl kızımız ve Fuat süregelen tesadüfler sebebiyle karşılaşıp muhabbet ederler.Asıl kızımızın gözünde bunlar sadece onun yönettiği bir oyundan ibarettir, aşık olduğunu kabullenmez.Fakat bir gün asıl kızımız bu oyunda, oyunu yöneten değil oyuncu olduğunu fark eder.Artık evli ve yeni siyasetçi Fuat'a aşık olduğunun bilincindedir.Peki ya sonra?

Kitaba bayıldım.Yine söylüyorum aşk romanlarından nefret ederim!Ama bir adamın ağzından bir kadının düşüncelerini bu kadar iyi anlatan, bu kadar iyi betimleyen bu kitap etkiledi beni...Bir bayan olarak ben bu kadar rahat açıklayamazdım duygularımı...Hatta okurken, kitabı aldığım arkadaşıma bu adamın içine kadın kaçmış dediğim bile oldu.Kitabın yarısındayken adamın sonunda ne olacağını tahmin etmiştim, malum tarihimiz...Ama sonu bilmek bile alıkoymadı beni okumadan devam ettim, biter bitmez de hemen google amcaya sorup bu hikayenin doğru olup olmadığını araştırdım.Tam bilgi edinemesem de asıl erkek kahraman Fatih Rüştü Zorlu'ymuş...Birebir örtüşüyordu eski siyasetçinin hikayesi kitabınkiyle...Hatta dizisi bile varmış Ben onu çok sevdim diye...


Bir de Kürşat başarın Hurriyet.com.tr den alıntı yaptığım şu satırları iyice ortaya çıkardı her şeyi..

Romanınızın baş kahramanlarından biri dışişleri bakanlığı yapan Fuat. Yazara sorarlar: Yoksa oradaki Fuat, dönemin dışışleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu mu? 

- Kitabın başında, ‘‘Kitapta yazılanların hepsi gerçektir. Ama aynı zamanda hepsi yalandır. Çünkü onu ben yazdım’’ diye bir not var. Aslında bu hikaye bir gerçek. Ama nasıl bir gerçek? Bu konuda dedikodular, hikayeler hep var. Ben bunu aldım, tamamen uydurdum. O yüzden gerçek değil. Bu insanlarla ilgili detay bilgi de öğrenmek istemedim. Çünkü bu anlatacağım şeyi bozabilirdi.


Yani, o bakan Fatin Rüştü Zorlu mu, değil mi?


- Esasında bunu söylemek istemiyorum. Bunu söylersem filmin sonunu söylemiş oluyorum. Sakladığım için değil, okuyucuya yazık. O zaman adamın öleceği belli. Gerçeğe biraz dokunup geri çekilmek istedim.  



Kitaptan alıntılar;

"Hatırlamak güzeldir derler. Hayır, değildir. Anılar bir an için bizi gülümsetse bile hemen sonra elimizi uzatıp tutmaya çalıştığımızda silinip giderler ve ne yaparsak yapalım ancak acı verirler."

“Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. 

Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.”

"Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor."



"İnsan kimi seveceğini seçebilir mi?

Seçemiyormuş."


"Evlenmeyi kabul ettiğim geceyi hatırlıyorum. Kendi kendime, "Sen romantik saçmalıklarla zaman harcayacak, bütün hayatını bir adamın gün boyu değişen davranışlarını izleyip manalar çıkararak geçirecek bir kız değilsin, aradı mı aramadı mı, seviyor mu sevmiyor mu, niye böyle dedi de böyle demedi diye elinde mendil yaşayamazsın, onun için senin aşık olduğun değil, seni sevecek biriyle evlenmen en iyisi." diyordum. Ne acayip! Herhalde bunları o zamanlar okuduğum romanlardan çıkarmış olmalıydım."


21 Kasım 2014 Cuma

Yeni Dizimi Buldum: Şeref Meselesi

Dün akşam Kanal D’nin merakla beklenen ve uzun zamandır fragmanı dönen yeni dizisi “Şeref Meselesi”nin Kanyon’da yapılan galasındaydık. Hürriyet Bumerang’ın bloggerları da davet ettiği bu keyifli akşamda oyuncular ve dizi ekibiyle birlikte dizinin ilk bölümünü izledik.
Dizi enflasyonunun son bir kaç yılda iyice tırmanışa geçtiği ve adeta patlama yaşanan dizi sektöründe kendini seyirciye sevdirerek ayakta kalan yapım sayısı malumunuz çok fazla değil. Yabancı bir kaç dizi dışında dizilerle arası hoş olmayan ve televizyona vakit ayırmayan, kıl(!) bir izleyici olarak dünkü öngösterimde ne tepki vereceğimi ve diziyi nasıl bulacağımı ben de bilmiyordum açıkçası.
Önce dizinin konusundan biraz bahsedelim sonra da Şeref Meselesi’ni nasıl bulduğumu anlatayım.
Yiğit ve Emir iki kardeştir. Yiğit oldukça çekici, hovarda ve dışadönük bir gençken, kardeşi Emir abisinin aksine dış görünüşünden ziyade aklına güvenen, zeki ve başarılı biridir. Her ne kadar zıt olsalar da, birbirine bağlı bu iki kardeşin dünyaları, önce dedelerinin, ardından da babalarının ölümü ile altüst olur. Diziyle ilgili bu iki kardeşin bir süre sonra farklı yollara giderek birbirleriyle ters düşeceği ipucunu da aldık.   Yiğit’i yakışıklı oyuncu Kerem Bürsin, kardeşi Emir’i ise Şükrü Özyıldız oynuyor. Mahallenin güzel kızları ise Yasemin Allen (Sibel), Şükran Ovalı (Derya), Burcu Biricik (Kübra).
Dizi için Kerem Bürsin’in hem kilo verdiğini hem at binme dersleri aldığını öğrendik. Zeybek sahnesi içinse her iki oyuncunun rolüne özel olarak hazırlandığını ayrıca Şükrü Özyıldız’ın avukat rolü için oyuncu koçuyla çalıştığını ve Hakan Gerçek’in Savunma adlı oyununu da defalarca izlediğini de ekleyelim. Hal böyle olunca bu işin ne kadar ciddiye alındığını ve dizinin iddiasını daha iyi anlıyoruz.

kore diziizle kore dizi kore dizi seyret yeni kore dizileri

20 Kasım 2014 Perşembe

Born Pretty'den gelen güzellikler #2


Merhabalar! 

Bu aralar çok fazla ortalıkta görünmüyorum değil mi?Hem de yazacak o kadar konu varken…Ne yazık ki aklı beş karışta havada olan bilgisayarım evin internetini görmüyor, başka kablosuz bağlantıları görüyor ama…Hani komşunun tavuğu diğerine kaz görünürmüş ya sanırım o hesap…Ne kadar uğraştıysam da bu sorunu çözemedim…Bir fikriniz varsa bana dönmeyi unutmayın!

Hadi asıl konumuza dönelim!

Born prettyden gelen bu güzellikler bana geçen hafta geldi…Aslında kargonun bana 2 ay önce gelmiş olması gerekiyordu fakat kargom bana teslim edilmedi ve ben bunu siteye bildirmeyi unuttum.Yaklaşık 60 gün sonra siteye bildirdiğimde bana yeniden bir paket göndereceklerini söylediler ve geçen hafta paket elime ulaştı ama tuhaf olan ise 2 gün önce elime yine aynı paketten ulaşmasıydı.Yani anlayacağınız kargo Türkiye’ye gelmesine rağmen sevgili Ptt çalışanları kargoyu yaklaşık 80 gün sonra elime ulaştırdı!Sanırım paket küçük olduğu için kıyıda köşede unuttular kargoyu…

Neyse her şeye rağmen ilgileri için Born Pretty çalışanlarına teşekkürlerimi iletmek istiyorum..Hani hep soruluyor güvenilir mi diye; kesinlikle güvenilir bir site ve çok da ilgililer…

Peki ben Born Pretty den ne aldım?


Geçen alışverişimde almak istediğim fakat stoklarda kalmadığı için alamadığım V kolyeyi J Çok hoşuma gitti, hatta 2 paket gelince 2 V kolyem oldu.Birisini de komşumuzun kızına hediye ettim :)

Ürünün linki için tıktık.






Şirin 4lü yüzük…Aslında ben bu yüzüklerin daha büyük olacaklarını düşünmüştüm ama böyle de çok beğendim..Çok güzel değil mi? 
Ürünün linki için tıktık.







Bu çivi yüzükten lisede hayranı olduğum Tarih öğretmenimde vardı.İkimiz de birbirimizi çok severdik ayrıca çok güzel bir kadındı ve elindeki yüzükler hep ilgi çekici gelmişti bana..Görünce almak istedim, bir de baktım ki Man from the stars dizisinin oyuncusu da dizi de bu yüzükten kullanmış.Çok şık değil mi?

Ürünün linki için tıktık.




 






Son olarak da topuz tokası aldım.Ölümüne pırasa olan saçlarımı topuz yapmak için kullacaktım ama beceriksizliğimden bir türlü yapamadım.Belki de saçım çok uzun olduğu için sığmadı emin değilim :)
Topuz tokası aşağıda göründüğü üzere kolayca şekilden şekile girebilen yapıda….
 Ürünün linki için tıktık.






Siz de bu güzellikleri, rahat ve güvenilir bir şekilde Born Pretty den alabilirsiniz.Alışveriş yaparken SBET10  %10 indirim kodunu kullanmayı unutmayın.Sevgiler :)


Önceki Born Pretty den gelen güzellikler için tıktık.
Born Pretty den nasıl alışveriş yapacağınızı öğrenmek için tıktık.



Not: İnternetimi düzeltmek için fikriniz varsa çekinmeyin söyleyin :)

17 Kasım 2014 Pazartesi

Kawaii Box Çekilişi ♥

Merhabalar sevgili okuyucularım :)) Kısa bir süre önce sizi Kawai♥Box ile tanıştırmıştım.Detaylı bilgi için şuraya, aldığım kasım kutusu için şuraya tıklayabilirsiniz :) Bilmeyenler için yine kısaca bir açıklama yapayım;
Kawaii ♥ Box sitesi, Japonya'dan ve Kore'den sevimli,lisanslı 10 -12 ürünü bir araya getirip aylık kutu olarak gönderen bir site...Siteye, aylık 18,90$ ödeyerek Kawaii Box'a üye olabiliyorsunuz ve site her ay size Kawaii ♥ Box kutusu gönderiyor.Ayrıca üyelikten çıkmak istediğiniz zaman üyeliğinizi iptal etme şansınız da oluyor.
Kawai♥Box sitesi, bir sürpriz yaparak blogum aracılığıyla bir izleyecime Kawai♥Box paketi hediye etmek istedi ve ben de hemencecik kabul ettim.Nazik teklifleri için Kawai♥Box sitesine teşekkürlerimi iletir ve sizi çekilişle başbaşa bırakırım :)Çekilişe katılmak için yapmanız gereken adımlar aşağıdaki kutucukta..Bol şanslar! Kawai♥Box sitesine göz atmak için; www.kawaiibox.com

13 Kasım 2014 Perşembe

Kawaii Box : Kasım kutusu sürprizleri ♥


Selamlar!Sonunda Kawaii♥box kutuma kavuştum!Ama öncesinde daha önce şurada bahsettiğim Kawaii♥box hakkında okumayanlar için kısaca bir açıklama yapayım; 

Kawaii ♥ Box sitesi, Japonya'dan ve Kore'den sevimli,lisanslı 10 -12 ürünü bir araya getirip aylık kutu olarak  gönderen bir site...Siteye, aylık 18,90$ ödeyerek Kawaii Box'a üye olabiliyorsunuz ve site her ay size Kawaii ♥ Box kutusu gönderiyor.Ayrıca üyelikten çıkmak istediğiniz zaman üyeliğinizi iptal etme şansınız da oluyor.




Bana da Kasım ayının kutusu gönderildi.Kutuyu açarken çok heyecanlandım,çünkü içerisinde ne olacağını bilmiyordum, her şey sürprizdi yani…
İlk önce bu sevimli kart karşıladı beni…



Sonra kutudaki pembe kağıdı kaldırıp göz ucuyla bakınca istemeden ayyy çok sevimli diye bağırmaya başladım, erkek kardeşimin ters bakışlarını görünce hemen ciddi abla rolünü tekrar üstlendim :D  





Sonra dayanamayıp tüm ürünleri tek tek inceledim!Hepsi sevimlilikten ölmüyor mu ! :D



Öncelikle bu bilekliği aldım elime..Bileklikleri çok sevmeme rağmen son zamanlarda kullanmadığımı da fark ettim, neon rengi bilekliğim de olmamıştı hiç :) 


Sonra bu şirin mi şirin, süslü mü süslü pasta gözüme çarptı!Cupcake, pasta figürlerine bayılan ben bunu görünce çok mutlu oldum.Hemen telefonumun sağına soluna baktım takılacak yeri var mı diye, maalesef yoktu..Nerede o eski telefonlar :( Ama olsun ben bu şirinliği, yaşıma başıma aldırmadan kullanacak yer bulurum :)


Ve iki adet anahtarlık çıktı kasım kutusunun içinden...Eski şablonumu hatırlarsanız bu kediciğe bayıldığımı da bilirsiniz.Benim için çok güzel bir sürpriz oldu bu kedicik, ayrıca pembe OMG anahtarlığına da bayıldım :) Senelerdir kullandığım ikizler anahtarlığından kurtulmanın vakti gelmişti de geçiyordu bile! :D


Kabartmalı panda stickerları ve küçük postitlere merhaba deyin! Kırtasiye ürünleri seven ben, bunları da çok sevdim :)


2015 takvimine ne dersiniz?Hem de kuzucuklu :) Her sayfasında farklı bir ifadesi var bu şirin kuzucuğun :* 





Şirin mi şirin bir çorap vardı paketin içinde :) Kimseye çaktırmadan bu çorabı giymeyi planlıyorum..Malum kış çorapsız gezmek olmaz :))



Son olarak kutunun içerisinden bitter çikolatalı çubuk krakerler çıktı :) Bu tarz ürünleri seven annem içinden bir iki tane bana verip gerisine el koydu :))



Kawaii♥box ın Kasım ayı sanki benim için planlanmış gibiydi..Hepsi bayıldığım ürünler oldu!Ben Kawaii♥box ı çok sevdim.Peki sizce bu güzellikler nasıllar?


Not: Sürprizler için takipte kalın! :)

11 Kasım 2014 Salı

Aradığım Blog Sen Misin?


Merhaba sayın okucuyularım, yepyeni bir etkinlikle karşınızdayım!Biliyorsunuz bir süredir blog tasarlıyorum ama bu konuda kendimi yeterince duyuramamış hissediyorum.Daha önce birkaç çekiliş yapmış olsam da farklı kitlelere ulaşmak amacıyla, bu sefer farklı bir şey yapıp kazanan blogları kendim belirlemek istiyorum.Nasıl mı?




Bu küçük etkinliğim için 5-10 blog seçeceğim ve bu blogları tasarlayacağım.Tasarımı yaparken blog sahibesinin de fikrini dikkate alıp, sonunda her ikimizinde içine sinen şablonu yapmaya çalışacağım :) Şablon benim tarafımdan blogunuza uygulanacak ve size teslim edilecek.

Önceki tasarımlarıma göz atmak için tıktık.


Şartlarım;

Öncelikle blog izleyici sayısı; 100 ve üzeri olan blogları değerlendirmeye alacağım..Takdir edersiniz ki bu konuda kendimi duyurmak istiyorsam izleyici sayısı yüksek olan blogları dikkate almalıyım.

Çekiliş blogları, copy paste mantığı ile çalışan blogları dikkate almayacağım, özgün olan bloglar kazansın istiyorum.


Bir de şablonu kazanan kişinin, blogunda tasarıma dair yazı yazmasını isteyeceğim.Sonradan sürpriz olsun istemem :)

Katılım;


Eğer şartlara uyuyorsanız  blog isminizi, ne tarzda yazdığınızdan bahseden birkaç cümle ve tabi ki bir de e-mail adresiniz yorum olarak bırakmanız yeterli...KESİNLİKLE LİNK BIRAKMAYINIZ.Hiç hoşlanmıyorum.Link bırakan yorumları yayınlamam, dolasıyla etkinlikten faydalanamazlar. 


Hak eden kazansın o zaman!  :)


Seçilen bloglar;

1.Eskaymak
2.AynaGöz
3.Pelin Pembesi
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.


Not: Etkinlik için zaman kıstası koymak istemedim, bu aralar birçok şeyle uğraşıyorum..Vakit buldukça seçip tasarlamaya çalışacağım.

Not 2: Daha önce tasarım yaptığım bloglar bu etkinlikten faydalanamayacak ( En çok da Düda ve Gönülçelen siz sormadan söyleyeyim dedim:D )


Not 3 :Etkinlik dışında şablon siparişi vermek için bogurtlenrecelimiz@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz :) 

10 Kasım 2014 Pazartesi

Elegant Lies / Thread of Lies / 2014


Cheon ji, annesi ve ablasıyla yaşayan ortaokul öğrencisidir.Okulda sürekli dışlanır, küçük düşürülür, arkadaş edinemez.Annesi sürekli çalıştığı, ablası da soğuk bir kişiliğe sahip olduğu için onlarla iletişim kuramaz.Bir gün kahvaltı esnasında annesinden ona mp3çalar almasını ister, annesi durumları iyi olmadığından doğum gününde alacağını söyler ama Cheon ji hediyeyi erken doğum günü hediyesi olarak istemektedir.Annesi tekrar reddeder onu ve Cheon ji intihar eder.



Cheon ji'nin intiharıyla annesi ve ablası Man Ji yıkılırlar.Hemen ardından kiraladıkları evden çıkmak zorunda kalırlar.Man Ji, kardeşinin ölümünü bir türlü kabullenemez ve bunun arkasındaki sırrı araştırmaya koyulur.Bu süreçte aslında kız kardeşine eziyet ettiklerini, onu ölüme sürüklediklerini öğrenir.Bir gün annesinin örgüyle uğraşırken Cheon ji'nin bıraktığı notları bulmasıyla Man ji daha çok bu konu üzerinde yoğunlaşır.Cheon ji, ölmeden önce 5 ayrı yumağa, 5 ayrı not yazıp bunu farklı insanlara vermiştir.Peki Man ji kardeşini öldüren sırrı öğrenebilecek midir?



Biliyorsunuz, psikolojik, gizemli şeylere bayılırım.Afişini de görünce, birazcık gerilirim diye düşünmüştüm ama içerisinde gerilecek hiçbir unsur yoktu.Filmi izlerken acaba kim sebep oldu, diye baskın bir unsur bekledim ama hiçbir aksiyon da olmadan sessizce bitti film...Güzeldi, sakindi, dramatikti...Bazen çok güldüğüm yerler de oldu.Aman aman bir film değildi, vakit geçirmek için izlenebilecek türdendi...Beklentilerimi karşılayamasa da izlenebilir..Tercih sizin! :)