31 Ağustos 2014 Pazar

Kitap yorumu: Bir sır saklı içimde


Uzun zamandır okumak istediğim kitaplardan biriydi; Julie Berry'nin "Bir sır saklı içimde" adlı romanı..Aşk konularını ve günlük tarzı yazılan romanları sevmediğim için bu romana uzak durmaya çalışsam da konusu beni merak içinde bıraktığı için dayanamayıp aldım ve bayıldım!Zaten arka kapağı okuyup da merak etmemek imkansızdı;


Kimse ismimle çağırmaz beni.
Küçük çocuklar bilmezler.
Her gün güneş doğarken hatırlatırım kendime, bir gün bende unutursam diye.
Judith, benim adım Judith.
Judith dört yıl önce en yakın arkadaşı ile birlikte kaybolmuştu. İki sene sonra geri döndüğünde, konuşamıyordu.
Judith artık lanetli. Ne komşularına, ne ailesine, ne de aşkına derdini anlatabiliyor. Herkes onu yok sayıyor. Ama canını en çok aşk acısı yakıyor.

Benim gözümden kitaba bakarsak;

Roswell Kasabası, kilisenin otoritesinin baskın olduğu küçük bir kasabadır.Buradaki bütün aileler geçimini hayvancılık ve çiftçilikle sağlar.Judith ve ailesi de bu kasabada yaşamaktadır.Judith annesinin sözünü dinlemeyen haylaz bir kız çocuğudur ve kendisinden birkaç yaş büyük Lucas adlı çocuğa küçüklüğünden beri aşıktır.Lucas ise, babasının üstüne yapışan kötü itibarını temizlemek için elinden geleni yapan genç bir çocuktur.

Roswell Kasabası'nda, kasabanın erkeklerinin iş yaptığı gün, kasabanın bayanları da onlar için yemek pişirmektedir.Böyle bir günde  Judith'in en yakın arkadaşı Lottie, ona bir erkek arkadaşı olduğundan bahseder..Judith ne kadar kim olduğunu sorsa da Lottie, kim olduğunu söylemez...

Sonra bir gün Judith ve arkadaşı Lottie kaybolur.2 yıl sonra Judith ortaya çıkar, dili kesilmiş olarak...Ve hiçbir şey Judith'in bıraktığı gibi değildir!Köy halkı onu lanetlenmiş sayar, annesi bile adını ağzına almaz...En önemlisi sevdiği adam, nişanlanmıştır...

Peki Judith'e bunu kim yapmıştır?
Arkadaşı Lottie ne olmuştur?
En önemlisi Lucas?Judith ona ulaşabilecek midir?


Kitap Judith'in iç seslerini yansıtan bir günlük türünde...Yaşadığı zorlukları okurken Judith'e sarılıp onu teselli etmek gelecek içinizden ayrıca onun Lucas'a olan aşkına hayran kalacaksınız..Kitabı okurken bir an bile sıkılmayacaksınız ve bitmemesini isteyeceksiniz :) Kesinlikle okumalısınız!

28 Ağustos 2014 Perşembe

Perfect Number / Suspect X / 2012


Suk Go, lisede eğitim veren bir matematik öğretmenidir.Garip yürüyüşü ve konuşması nedeniyle öğrencileri onu pek ciddiye almaz fakat aslında o bir dahidir.Hayatında hiçbir şeyin anlamı yokken yan daireye taşınan Hwa Sun'u görmesiyle hayatı anlam kazanır.


Hwa Sun, yeğeniyle birlikte yaşayan ve bir pastanede çalışan genç bir kadındır.Onun hayatında değer verdiği en önemli kişi yeğenidir.Suk Go, her sabah Hwa Sun'ın çalıştığı dükkana gidip paket yemek alır, fakat ona olan aşkını hiç itiraf etmez etse bile karşılık alamayacağı bellidir.




Bir gece Suk Go, Hwa Sun'ın dairesinden bağrışlar duyar.Yan daireye gittiğinde Hwa Sun hiçbir şey belli etmemeye çalışsa da durum Suk Go gibi bir dahiden saklanamaz..Hwa Sun, yeğeniyle birlikte eski kocasını öldürmüştür ve suçunu itiraf etmeyi düşünmektedir fakat bu durumda yeğeni de suçlanacaktır.Suk Go, onlara yardım etmeye karar verir ve cinayeti birlikte örtbas etmeye çalışırlar.Fakat bu Suk Go gibi bir dahi için bile kolay olamayacaktır çünkü olay üzerinde bir zamanlar okul arkadaşı olan bir polis görevlidir.Peki suçu örtbas edebilecekler midir?



Film dram ve polisiye türünde..Aslında gerilim olduğunu düşünerek indirmiştim, dolayısıyla istediğim sonucu alamadım ama Suk Go'nun aşkına hayran kaldım!Gerçek aşkın, hiçbir karşılık beklemeden neler yaptırabileceğini gösteren harika bir yapım olmuş..Bu tür yapımları sevenler için uygun bir film olacaktır.İyi seyirler!!:)




27 Ağustos 2014 Çarşamba

Mim #8 - Yaz dostum Mimi & Soru Mimi


Mim- Yaz Dostum 

Babasından miras kalan pipoya baktı  küçük kız...O yaşarken, nefret ettiği bu pipoyu hep kırmak isterdi ama şimdi babasından geriye kalan en anlamlı şeydi bu pipo...

Şöminenin kenarındaki berjere oturdu, elindeki pipoyu bırakmadan...Bayan X, sakızlı muhallebi koymuştu hemen oracığa...Sakızlı muhallebiyi istediğinde Bayan X, çok şaşırmıştı...Çünkü küçük kız babasının aksine sakızlı muhallebiyi hiç sevmezdi.Ama babası severdi!Bu gün, tam da onun evden ayrılışının yıl dönümünde yine yanı başında hissetmek istemişti babasını...Onun sıcaklığını...


Kapı aniden açıldığında o sevimsiz kadın girdi içeri, yanından hiç ayırmadığı yelpazesini sallıyordu yine...Babasıyla evleneli 2 yıl olmuştu, yüzünün güzelliği babasını ilk bakışta etkisi altına almıştı ama küçük kız onun içini görebiliyordu, annesinin yerini asla almasına izin vermeyecekti.Ve bu gün, bu kadın, babasının ölümünün 1. yıl dönümünde yine yanında bitmişti.İstenmeyen ot hep yanı başında biter..

Kadın, küçük kıza hafifçe gülümseyip köşede bir başına duran taş plağa doğru uzandı.Babası öldüğünden beri bir başına kalmıştı taş plak... 

"Şimdi seni rahatlatacak bir plak koyacağım" dedi arkası dönük bir şekilde...

Küçük kız, plak çalmaya başladığında  yere düşen bakışlarını aniden kaldırarak hızlıca üvey annesine baktı.Afallamıştı.

Böyle bir durumda PSY mı?! Babamın böyle cahil bir kadınla nasıl evlendiğine hala inanamıyorum! diye isyan etti içinden... 

Üvey annesinin aptal bakışlarını arkasında bırakarak hızlıca odasına çıktı küçük kız...Hemen kendini yatağına attı...Birden o kokuyu aldı...Babasına ait parfümün kokusunu...Geri gelmiş olabilir miydi?Ümitlenerek sağına soluna baktı...Kimse yoktu...Sonradan aklına geldi, yastık kılıfından geliyordu koku.Bayan X'e emir vermişti bir gün önce, babamın varlığını yanımda hissetmek istiyorum diye...

Ağladı küçük kız...Çığlıklarını yuta yuta ağladı..Buna artık dayanamıyordu...Kimsesi kalmamıştı hayatta, onu koruyacak, onu anlayacak, bazen de kızacak...Yaşamı artık anlamsızdı ve o korkunç kararı verdi...Babasının peşinden gidecekti...

Ehliyetim yok ki diye saçma bir düşünce geçirdi içinden...Sonra bu saçma düşüncesine kendisi de güldü...Ölüme giderken ehliyete ihtiyacı olmayacaktı...

Umarım keyifle okumuşsunuzdur.Mim'in kuralına göre aşağıdaki kelimeleri kullanarak hikaye oluşturacaktık;
Pipo
PSY
Cahil
Yastık kılıfı
Ehliyet
Taş plak

Yelpaze 
Sakızlı muhallebi

Benim de böyle bir hikayem çıktı ortaya mim için Düda'ya teşekkür ederim ve mimi cevaplamak isteyen herkese paslıyorum :)





Mim- Soru Mimi

Bu gece öleceğinizi bilseniz bazı insanlara bazı şeyleri söylememiş olmanın pişmanlığını hisseder misiniz? Peki neden söylemediniz?


Söylemek istemediğim şeyler konusunda pişmanlık hissetmezdim, kararlarımın arkasında durmayı severim:) Yalnız herkesten ölmeden önce bir helallik almayı isterdim.İşi sağlama almak lazım :))



Günün birinde çocuğunuzun doğduğu hastanede bir yanlışlık yapıldığını ve çocukların karıştığını öğrenseniz, kendi çocuğunuzla sizin büyüttüğünüz çocuğu değiştirir misiniz?

Değiştirmezdim, ikisini de isterdim.Büyüttüğüm çocuğu kendi çocuğum gibi hissederdim, vermek ya da değiştirmek korkunç olurdu.Aslında bu durumu düşünmek bile korkunç!


Hayalinizi süsleyen bir yerde bir hafta tam pansiyon, harika bir tatil için uçan bir kelebeği yakalayıp, ayaklarını ve kanatlarını koparır mıydınız?

Böceklerden korktuğum halde böcekleri öldüremeyen bir insanım...Bu çok canice!Bunun yerine sıcakta evde oturmayı tercih ederim...


Bir yemeğe davetlisiniz ve önünüze tanımadığınız bir yemek konuyor. Tuhaf haline ve pek iştah açıcı görünmemesine rağmen tadına bakar mısınız?

Hiçbir şey söylemeden,belli etmeden, tadı kötü olsa bile yerim...Çiğnemeden direk yutarım :)) Ayrıca farklı tatları denemeyi severim :)


Sevdiğiniz biri için yalancı şahitlik yapar mıydınız? Örneğin bir yayaya çarptığında, direksiyonda dalga geçtiğine rağmen, çok dikkatli kullandığını söyler miydiniz? (anne, baba, eş, sevgili)

Yapmam diyemiyorum çünkü konu aile olunca insanın bütün doğruları yok olur.Yalancı şahitlik yapsam da ömür boyu vicdan azabı yaşarım...


Yetişme tarzınızda değişiklik yapma imkanınız olsa ne değiştirirdiniz?

Babamın kıskançlık huyunu değiştirirdim, özellikle ergenlik zamanlarımda çok çektim bu huyundan..Bu yüzden hala babamla bazı konuları konuşmaya çekinirim :)



Eviniz ve içindeki eşyalarınız yanıyor. Ailenizi, kendinizi ve köpeğinizi kurtardıktan sonra bir kez daha içeri girme şansınız var. Ne kurtarırdınız?

Boncuk yani muhabbet kuşumuzu kurtarırdım :) Eğer bütün canlılar kurtarılmışsa en son bilgisayarımı alırdım herhalde :))



Yarın sabah başka birinin kimliğinde uyanma olasılığınız olsa, bunu değerlendirir miydiniz? Kimi seçerdiniz?


Kendim olmaktan memnunum :)

Mim için Lover K'ya teşekkürler! :)

Kural olarak 7 kişiyi mimlemek gerekiyormuş ama kimlerin mimi yapıp kimlerin yapmadığını bilmediğim için bu mimi yapmak isteyen herkesi mimliyorum :) İyi günler!!

26 Ağustos 2014 Salı

Phone / Pon / 2002


Ji Won genç ve yalnız bir bayan gazetecidir.Pedofili hakkındaki yazdığı bir yazı bazılarının canını yakmıştır ve bu yazısından sonra hem takip edilir hem de tehdit mesajları almaya başlar.Tehdit mesajlarının sonu gelmeyince telefon numarasını değiştirmeye kadar verir. 



Ji Won'un tehdit edilmesi yakın arkadaşını tedirgin eder ve onu evlerine davet eder.Arkadaşının eşi Ji Won'un tadilatta olan evlerinde kalmasını ve böylelikle daha rahatça romanını yazacağını söyler.Ji Won'un arkadaşı oranın ıssız olduğunu düşünerek duruma ılımlı bakmasa da Ji Won bu teklifi kabul eder.Ji Won, bu tadilattaki evin boş bir odasını temizleyerek oraya yerleşir.Fakat burada da rahat olamaz.Bilgisayarına tehdit mesajı gelir ve bilgisayarı çöker.Ekranda sadece dört haneli bir rakam belirir.Telefon numarası aranır ama karşıdan ses gelmez ve bir gün arkadaşıyla sanat galerisini gezerken telefonu çalar ve arkadaşının kızı Young Ju telefonu açar, ardından korkunç bir çığlık atar.Sonrasında ise küçük kız tamamen farklı bir insana dönüşür.



Olanlardan etkilenen Ji Won, numarayı araştırınca bu numaraya sahip olan herkesin gizemli bir şekilde öldüğünü öğrenir.Araştırmaya devam ettikçe daha korkunç gerçekler öğrenecektir...




Film korku gerilim türünde...Eğer korku gerilim türüne alışıksanız sizi öyle çok korkutacak bir yapım değil ama küçük kızın tipi gerçekten korkunç :) Korkutuculuk olarak çok beğenmesem de izlerken sağ gösterip sol vurmasıyla bu filmi sevdim!Şaşırmak istiyorsanız azıcık gerilim bana yeter diyorsanız hoş bir film tercihi olacaktır!İyi seyirler :) 

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Surplus Princess/ The Mermaid / 2014


Ha Ni (Aileen),  bir deniz krallığının prensesi olan deniz kızıdır ama öyle bildiğimiz deniz kızlarından değil!Son model, suya dayanıklı cep telefonuna sahip deniz kızlarındandır.Suyun içinde bütün gün cep telefonuyla, modayı takip eder, gidilecek gezilecek yerlere bakar, denenmesi gereken lezzetli yemekleri araştırır, wifi neredeyse Ha Ni  oradadır ama bunların hiçbirini deneyemez çünkü bacakları yoktur ve susuz yaşayamaz...




Tüm bunlar yetmezmiş gibi Ha Ni, yetenekleriyle nam salmış Şef Kwon'a aşık olur, ona hayran hayran bakarken Şef Kwon tarafından fark edilir.Şef Kwon bir an afallayıp denize düşer ve first kiss olur :))  Ha Ni, Şef Kwon'un gerçek aşkı olduğunu düşünür ve onun için insan olma kararı alır.



Ama bu sandığı kadar basit değildir.Bunun için, daha önce deniz kızı olan şimdiyse insan olan büyücüden iksiri alması gerekir fakat büyücü bir türlü iksiri vermeye razı olmaz.Ha Ni, büyücüyü bir an oyuna getirip iksiri ondan alır ve içer..İnsan olur...



Ha Ni, insana dönüştüğünde mutluluktan kendinden geçer, çıplak olduğunun farkına varmaz ve o sırada sarhoş olan Hyeon Myeong onu görür.Ha Ni,  Hyeon Myeong'a vurarak onu bayıltır, çocuğun üzerindekileri almaya çalışırken Hyeon Myeong uyanır ve ona karşı direnir.Sonrasında ise herkes Hyeon Myeong'un onu taciz ettiğini düşünür.Morali zaten bozuk olan Hyeon Myeong, kız arkadaşının bu olayı görmesiyle terk edilir.Zaten kız ondan ayrılmak için bahane aramaktadır...




Büyücü mutluluktan havalara uçan Ha Ni'yi oradan uzaklaştırır ve onu Ingyeo evine yerleştirir.Bu ev ilk işlerine girmek için hazırlık yapan insanların yaşadığı bir evdir ve burada Hyeon Myeong da yaşıyordur.Ha Ni insan olmanın sevincindedir fakat hiçbir şey Ha Ni'nin sandığı kadar toz pembe değildir.Gerçek aşkı 100 gün içinde bulması gerekir, bir daha eski yaşamına dönememektedir ve bulamazsa ölecektir.Peki Ha Ni gerçek aşkı bulabilecek midir?


Diziye bayıldım!Romantik komedi tadında ve oldukça eğlenceli bir yapım...Yalnız asıl kızımız Ha Ni fazlasıyla aptal, bu sinirinizi bozabilir.Asıl erkek kahramanımız Şef Kwon'a daha önce Nail Shop Paris  bayıldığımı bilirsiniz, orada ikinci erkek olmasına rağmen onun tarafını tutuyordum.Bu dizideki 2.erkek rolünde olan Hyeon Myeong konusunda ise çekimserim, gözüme çok ezik göründü tabi devasa kaslarını saymazsak :D Onun dışında Hyeon Myeong'un eski sevgilisine sinir oldum biliyorsunuz   2. kızları asla sevmem :D Ingyeo evindeki karakterlerin hepsini sevdim çok orijinaller umarım böyle devam eder bu dizi hevesimi kırmadan :) Romantik komedi severler izlemelisiniz bu diziyi!! :)

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Salatalık Mezesi ( 오이무침)


Merhabalar!! Yine evde bulanabilen malzemelerle kolayca yapılabilecek Kore tarifi, O-yi muçim yani salatalık mezesiyle karşınızdayım  :)

Malzemeler

Yarım kilo salatalık
1 soğan
1 yemek kaşığı soya sosu
2 yemek kaşığı pul biber
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı susam
1 tatlı kaşığı sirke
1 tatlı kaşığı rendelenmiş sarımsak
Tuz


Malzemeler yukarıda görüldüğü şekilde ama ben yarım kiloluk mezeyi kim yiyecek diye malzeme oranlarını aşağıdaki şekilde kullandım;

2 salatalık
1 minik soğan
1 tatlı kaşığı soya sosu
1 çay kaşığı pul biber
1 çay kaşığı susam
Yarım tatlı kaşığı sirke
1 diş sarımsak 
Ve tuz




Yapılışı ise oldukça basit! Salatalıkları, annemin deyişiyle pijamalı şekilde soyuyoruz hani bir zamanlar meşhur olan Gaffur'un pijaması gibi :)) Sonra onları ince ince doğruyoruz ve soğanı halka şeklinde doğruyoruz.Sonrasında tüm malzemeleri karıştırıp üzerine susam serpiştirerek süslüyoruz.



Sonuç aşağıda görüldüğü üzere...Beğendin mi derseniz, pek benim damak zevkime uymadığını söylemem gerekiyor.Şöyle ki sirkeden hiç hoşlanmam...Ayrıca sarımsak ve soğan ikilisini yedikten sonra nefes almamanız lazım, çevrenizdekilere bu kötülüğü yapamazsınız :p Neyse denemek istiyorsanız karar sizin!Afiyet olsun!!


22 Ağustos 2014 Cuma

My Secret Hotel / 2014



 Nam Sang Hyo, lüks bir otelde bölüm şefidir.Zamanını düğün organizasyonları yaparak geçirir.İşleri yolunda gidiyorken bir söylenti bütün işleri bozar.Söylentiye göre otelde evlenenlerin belirli bir yüzdelik kısmı 3 ay gibi bir sürede boşanmaktadır ve bu durum   Nam Sang Hyo'nun yaptığı gizli bir anketin basına sızdırılmasıyla da desteklenmektedir.

Nam Sang Hyo, işlerin kötüye gidişi karşısında otelin reklamını yapmak için bir kampanya düşünür.Üst sınıf güzel bir kız ve onun yakışıklı damat adayıyla herkesi kıskandıracak bir organizasyon hazırlamaya karar verir.Oldukça yakın bir tarihte düğünleri vardır zaten... Nam Sang Hyo, kızla tanıştıktan kısa bir süre sonra onun damat adayıyla tanışır.Taaa taaa taaa dammm beklenen damat adayı, Nam Sang Hyo'nun 7 yıl önce boşandığı eski kocası Koo Hae Young'dır.



Tabi Nam Sang Hyo'nun  eskiden evli olduğunu kimse bilmemektedir.İkisi de bozuntuya vermemeye çalışır ama bizim asıl kızımız delirir.Eski kocasının evleneceğini duyduğu için sarhoş olana kadar içer ve herkesin önünde patronu Jo Sung Gyeom'a evlenme teklif eder.


Ve düğünün yerini iptal ettirmeye çalışır tam başarılı olacakken Jo Sung Gyeom ile karıştığı dedikodu sonucu kıskançlık krizine giren Koo Hae Young iptal etmekten vazgeçer.




Nam Sang Hyo için artık yapılacak hiçbir şey kalmamıştır.Eski kocasının düğününün herbir ayrıntısından kendisi sorumludur.Kendi elleriyle eski kocası Koo Hae Young'ı evlenmeye yollarken hiç beklenmedik bir olay olur.Bir ceset cam tavandan tam Koo Hae Young'ın önüne düşer... 




Peki bundan sonra ne olacaktır?

Bu diziyi şans eseri görüp izlemeye karar verdim, aslında izlemeyi düşündüğüm, bitmiş bir ton dizi vardı ama  birden karşıma çıkınca izlemekten alamadım kendimi hem de asıl kıza You came from the stars dizisinden beri sinir olmama rağmen!Ve iyi ki izlemişim!İlk bölümüne bayıldım!Yoo In Na'nın hareketleri biraz aşırı gelse de dizideki karakterini beğendim.Asıl erkek ve 2. roldeki erkekte beğenilecek tipler..Kimin tarafını tutacağıma karar veremedim!Tarafsızım :)

Tabi her Kore dizisinde olduğu gibi bu dizide de aşk üçgeni var, hem romantik komedi türünde hem de gizem hakim :) İlk bölüm için düşüncelerim bunlar..Umarım böyle güzel ilerler bölümler :)

Not: Afiş size de Master's Sun ı hatırlattı mı?

21 Ağustos 2014 Perşembe

Kitap yorumu: Olasılıksız


Daha önce buradaki yazımda Adam Fawer'ın Empati adlı kitabını okuduğumdan ve Olasılıksız kitabını aylarca bekletip okumadığımdan bahsetmiştim.Sonunda kitabı bitirdim!

Kitabın konusundan bahsedecek olursam; David Caine alanında başarılı bir istatistikçidir hatta hayatı istatistik üzerine kuruludur.Aynı zamanda tam bir kumar bağımlısıdır, tabi kumarda da olasılıklar yanındadır.Ve bir gün hiçbir şey hesapladığı gibi olmaz, kazandığı parasını kaybetmekle kalmayıp elindeki parasını da  kaybeder.Çünkü oyun sırasında nöbet geçirir, aslında olasılıklar da yanında değildir o an...


Büyük bir borcun altına girmiştir.Karşısındaki insanlar ise bu borcu ona ödetmeye kararlıdırlar ama Caine'nin para kazanabileceği hiçbir işi yoktur.Nöbetler ve duyduğu o kötü kokular nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kalmıştır.

Ve bir gün Caine'e garip bir iş teklifi gelir.Nöbetlerine karşı koyabileceği yeni bir ilaç deneyecektir.Daha doğrusu ilacın kobayı olacaktır.Ama durum hiç sandığı gibi değildir, bu ilaç tüm hayatını değiştirecek hatta akıl hastası olduğunu düşündüğü kardeşi Jasper'ı anlamasını sağlayacaktır.

Kitap bir zamanların oldukça popüler kitapları arasındaydı.Ne yazık ki ben kafamı Stephen King, Agatha Christie romanlarından kaldıramadığım için bu kitabı okumadım o dönem...Herkes çok övdüğü için, biraz da bahsettiklerinde eksiklik hissettiğim için okuma kararı aldım.Tam bir işkenceydi!Şöyle ki; kitabın konusu güzel, olayların sebepleri sonuçları, bağlanışları da güzel ama çok fazla detay var!Sıktıran,bıktıran, olayları unutturan detaylar...Sanki Adam Fawer yazarken "Cahiller, yazıyım da şunu da öğrensinler" ya da "Şunu da şuracığa iliştireyim ki bildiğimi bilsinler" der gibi...Kitabın bir bölümü bildiğimiz, matematik konusu olan Olasılık formülü ve problemleriyle dolu tabi bir de bilim konularıyla...Tamam bilgi vermesi güzel ama bunu bıktırmadan, çileden çıkarmadan azıcık anlatsaydı daha iyi olurdu...Neyse kitabın konusunu beğendim ama Adam Fawer'ın bu tarzından dolayı bir daha kitabını okuyacağımı sanmıyorum...


Peki bu kitap hakkında sizin görüşleriniz nedir?Benimle paylaşmaktan çekinmeyin :)

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Confessions / Kokuhaku / 2010


Yoko Moriguchi, bir orta okulda öğretmenlik yapmaktadır.Öğrencilerinin saygısızlıklarına, onu umursamamalarına aldırmadan onlarla sevecen bir şekilde iletişim kurmaya çalışır.Ta ki 4 yaşındaki kızının öğrencileri tarafından öldürüldüğünü öğrenene kadar...




Yoko Moriguchi, kızının katillerini öğrenmesine rağmen hiçbir şey yapamaz, polise başvuramaz.Çünkü Japonya'da 14 yaşının altındaki çocukları koruyan bir kanun vardır.Yani 13 yaşındaki çocuk, ailesini katletse bile sadece psikolojik terapi görür ve elini kolunu sallayarak sokağa bırakılır.

Yoko Moriguchi, kızının katillerini kanunun koruduğunu bildiğinden katillerin cezasını kendisi vermeye karar verir ve bir gün derste katillerin sütlerine AIDS'li kan enjekte ettiğini söyler.Ve inanılmaz intikam planı böylece işlemeye başlar.


Film, hakkında fazla spoiler vermek istemediğim için anlatım kısmını kısa kestim.Film, akıllıca kurgulanmış bir intikam planı üzerine...Filmi, izlerken sürekli tetikte "Acaba ne olacak, buradan nereye bağlayacaklar?" diye bekliyorsunuz ve sonunda ağzınız açık kalıyor.Eğer Kore yapımı Old Boy filmini izlemişseniz bu film de aynı çarpıcılıkta bir film..Kesinlikle izlemelisiniz!!