19 Mart 2014 Çarşamba

Ben olmak...


Beni merak edenler  için ,bloguma hakkımda diye bir sayfa oluşturmak istemiştim, hani şu kendinden bahseden uzun yazılardan...Denedim ama ortaya üç-beş cümleden fazlası çıkmadı, iyi değilim kendimi anlatma konusunda...O yüzden hep nefret ederim kendimden bahsetmem gereken boşluklardan...Zaten aldığım tuhaf mailler yüzünden kendimi ortaya çıkaracak pek bir şey de yazmak istemiyorum.Bu sebeple bu yazı kendimi ortaya çıkarmayacak bir yazı olacak :)

Kendimden bahsedecek olursam; Tuhafımdır hem biraz da acayip...


Saçlarım dümdüzdür, annemin deyişiyle pırasa gibi...Bir ara kahkülle birlikte siyaha boyanmış uzun saç kullandığım için +Misaki Ayuzawa 'nın önerisiyle Sawako Kuronuma'yı nick olarak seçtim.Huy olarak da benzeriz ama tabi ki bir Sawako kadar iyimser değilim :) +Misaki Ayuzawa  ile de yaklaşık 11 senedir arkadaşız :)


Hayalperestimdir, hayal kurmak benim işim!İnşallah o hayallerimi de gerçekleştirdiğim bir gün olur :)


Kore dizilerinde her zaman baş roldeki zor karakteri seçerim, sinir bozucudur ama çekicidir.Gerçek hayatta ise zora gelemem, hani BOF'daki Geum Jan di'ye yapılanlar bana yapılsa dönüp arkama bakmam ne aşkı bu diye :))) Hafızasını kaybedip beni hatırlamayacak saçma sapan triplere girerim, uğraşmam da,  hırslı bir yapım yoktur benim...

SS501, Bigbang, Super Junior ve T-ara dinlerim çoğunlukla..

Tuhaf şeyler rahatsız edebilir beni..."Burcun ne?" sorusu gibi...Çünkü ben bir ikizlerim ve burcumu söylediğim an insanlar"İkizler iki yüzlü olurlar" diye atılırlar.Bu lafını duymamak için, ikizlerim ama iki yüzlü değilim diye açıklama yapma gereği duyarım.

Herkesle anlaşırım, sabırlıyımdır da ama çok agresifimdir.Sinirlendiğim zaman gözüm hiçbir şeyi görmez, pişman olacağımı bilsem bile resti çekerim, geri de dönemem...

Sinirli olduğum zaman karşımdakinin yapacağı tek şey vardır.Susmak ve benim görmediğim bir yerde saklanmak...Yaklaşık yarım saat sonra sinirim geçer pamuk gibi olurum.Sanırım ikizler dengesizliği bu oluyor :)

Arkadaşlarımın benim hakkımdaki ilk izlenimleri genellikle "Dünya yansa umurunda olmaz, hiç kimseyi umursamazsın, soğuksun" olur ama tanıdıktan sonra da görüntünün tersisin derler, ayrıca ben her şeyi, her söyleneni takarım, takmaz gibi yaparım orası ayrı..."Neden bunu dedi acaba?" diye içim içimi yer...Hatta 100 kilonun üzerindeki bir komşumuzun "Sawako da zayıf ama basenleri var" sözünden sonra 1 haftada 5 kilo vermiş insanım düşünün artık...

Hayatıma, enerjime zarar verip beni yoran insanları hayatımdan çıkarmayı tercih ederim ama çıkaramam.Neden mi?Genellikle o sahnede bana duygu sömürüsü yapılır ve benim bünyemi aptalca bir vicdan azabı kaplar.Sonunda zarar gören kim olur?Tabi ki yine ben...Bu yüzden kendini acındırıp duygu sömürüsü yapan insanlardan uzak dururum.

Yükseklikten korkarım, hem de öyle böyle değil...Ayaklarım ellerim uyuşur korkudan ama yükseklik korkumu unutup gondola binmiş insanım ben, gondol hareket ettikten sonra yükseklik korkumu hatırlayıp çığlık çığlığa gondolun durmasını bekleyen yine ben...


Korku filmlerini izlemeye bayılırım ama kanlı olanları değil!Çünkü beni kan tutar ve miğdem ağzıma gelir.Ayrıca katil zavallı kurbanın atıyorum boğazını kesiyorsa hemen boğazımı tutarım yerinde mi diye :))

Uyurken kesinlikle elim yataktan aşağı sarkamaz.Mazallah bir yaratık çıkıp birkaç cmlik bazamın altından da beni de çeker o karanlık dünyasına diye...Ayrıca dolapların kapakları da kapalı olmalı ve ayaklarım yorganın dışına çıkmamalıdır.

"Ğ" yerine "Y" kullanılmasına sinir olurum, "R" ile "L" yi aynı kelimede söylerken zorlanırım.

Beyaz peynirle böğürtlen reçelini bir arada yemeye bayılırım.İğrenç demeyin muhteşem bir tat oluyor :)


En sevdiğim meyve elmadır ama kırmızı elma :) Hani bir buket gül yerine bir kilo kırmızı elma alsalar daha mutlu olurum.

Yağmurda yürümeyi, uyumayı, camın karşısına geçip kurabiye yiyerek kahvemden yudumlamayı severim.

Karlı günleri hiç sevmem, mümkünse hiç dışarı çıkmam o günlerde ama hep bir müzik çalan kar kürem olsun istemişimdir niye almadım hala bilmiyorum.

Fazlasıyla sulu gözlüyümdür, bu yüzden dram türü ağlamaklı şeyler izlemeyi sevmem ama denk geldikçe Müge Anlı'yı izlemekten geri kalmam.Bu arada Ali ihsan'a ne oldu o bölümü kaçırmıştım da:))

Çok paniğimdir, fazla da garantici...Risk almayı hiç sevmem muhtemelen pek çok şans kaçırmışımdır bu yüzden...

Yeni tanıştığım insanların isimlerini ve yüzlerini hemen unuturum.Yolda giderken biri "Aaaa Sawako naber?" dediğinde tanımasam bile pot kırmamak için "İyiyim canım sen nasılsın?" diye karşılık veririm.

Trip çekmekten hiç hoşlanmam, bu hareket beni fazlasıyla sinirlendirir.Onun yerine kişinin derdi neyse açıkça söylemesini tercih ederim.Müneccim değilim ki bir insanın neye kızdığını anlayayım.

Yalan söylenmesine tahammülüm yoktur, katlanamam.Yalan söyleyip ondan sonra söylemediğini iddia eden insanlar daha aşağılıktır gözümde.

Sakız çiğnerken kitap okuyamam, soru çözemem.

En sevdiğim yemek diye bir şey yoktur ama öğrencilik hayatından sonra makarna, pilavdan nefret etmeye başladım.

Doğrucu Davutumdur.Annem hep kızar "Her doğru her yerde söylenmez kızım" diye... Ama ben kendimi tutamam, eğer içimde kalırsa çatlar patlarım!İlla ki o doğruyu söylemem gerekir.

Dan Brown hayranlığım vardır, her kitabını okurum.Son kitabı "Cehennem"deki olayın yakın bir zamanda gerçekleşeceğini düşünürüm ama daha kötü bir sonla...

Zeki insanlar beni yakışıklı insanlardan daha çok etkiler hatta Hannibal dizisinde oynayan Mads Mikkelsen babam yaşında olmasına rağmen dizideki zekice rolünden ötürü yakışıklı görünür gözüme :)

Saç takıntım vardır, sanırım kendi saçlarımın pırasa gibi olmasından bir erkekte önce saçlara bakarım, kelse hiç şansı yoktur.

Birine kötü bir şey söylediğimde, yaptığımda hemen cezalandırılacağıma inanırım bu yüzden kimseden intikam almak gibi bir düşüncem olamaz.

Yaşadığım her olayın etkisi altında kalırım ve akşamı olaylar rüyama girer.

Taslaklarım çeşitli konularda içimi döktüğüm yazılarla doludur, bazıları bitmiş bir şekilde aylardır bekler ama yayınlamam.Sanırım fikirlerimi paylaşmaktan korkuyorum.

Genel olarak şanssız bir yapıya sahibimdir.Hiçbir işim yolunda gitmez.



*Alışverişe giderim, bir şey beğenirim, bedeni kalmaz.

*Herkesin atarak geçtiği test olan sınavda bilerek 3 soruyu yaparım, gerisini atarım sadece bilerek yaptığım o 3 soru tutar.

*Ne zaman makyajsız, paspal dışarı çıksam görmemem gereken insanları görürüm, süslenirim kimseyi görmem.

*Yaz ayların fastfood yiyemem, miğdem kötü olur saçma sapan bir yerde aniden yediklerimi çıkarırım.

*3 kez beğenmeyerek yurt değiştiririm, ailem 3.yurdun son olacağını söyler ve 3. yurtta şizofren oda arkadaşımı bulurum(bu anımı başka bir yazıda anlatacağım).

*Böceklerden çok korkarım, bu yüzden evimizin bütün camlarında sineklik vardır ama nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde böcek eve girmeyi başarır ve o kadar oda varken her gelen ısrarla benim odama girmeyi tercih eder.Hatta bazıları abartıp birden üzerimde biter.

*Seneler önce kardeşimle odamız ayrılırken sırf misafir benim odamda kalmasın diye küçük odayı seçmişimdir ve her gelen misafir benim odamda kalır, küçücük odada nefes alamam.

*Günlerce kargo beklerim, kargo şubeye ulaşmıştır ama ısrarla eve teslim yapmazlar, çünkü bizim mahalleye çıkacak araçta sorun vardır.

*Sakız çiğnersem bir sonraki gün çenem kilitlenir ve yemek yerken ağzımı çok açamayıp acı çekerim

*Şeftali dilimlenip önüme konmadan şeftaliyi yiyemem.Ne düşündüğünüzü biliyorum ama hayır bunun sebebi tüylü olması değil.Bunun sebebi seneler önce, olgunlaşmış çekirdek kısmı açılmış şeftaliyi yemek için yıkarken içerisinden böceklerin çıkmasıdır.

Kısaca ben olmak zordur, eğlenceli de sayılmaz :) Biliyorum beni merak edenler için beklenen açıklama olmadı ama olsun :) 

Yazımı Mazhar Alanson'un ah bu ben şarkısıyla sonlandırıyorum...Kendinize iyi bakın...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder