29 Kasım 2013 Cuma

İnsan Yükü Ağırdır Demiştin, Sen Benim Kanatlarımsın..

Babam ve Oğlum, Issız Adam, Dedemin İnsanları gibi filmleriyle büyük ilgi toplayan Çağan Irmak’ın, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği ve eleştirmenlerden tam not alan “Tamam Mıyız?” vizyonda!

Hayatta hiçbir şey tesadüf değil, her şeyin bir sebebi var.. Tıpkı Temmuz ve İhsan’ın yollarının mucizelerle kesişmesi gibi..

Hayatındaki seçimleri Temmuz’u babası ile karşı karşıya getirir, maddi hiçbir destek beklemeksizin kendi hayatını yaşamak isteyen ve evinden ayrılan Temmuz, ruhunu meslek olarak seçtiği heykeltıraşlıkla arındırır. Hayatını devam ettirmek için çocuk romanları için çizerlik yapan Temmuz’un hayatı, sevgilisinden aldığı bir e-mail ile allak bullak olur. Sevgilisi tarafından terk edildiğini öğrenen Temmuz aynı zamanda da işini kaybetmiştir .Hayatı ile yüzleşen Temmuz, dibe vurmuş, yaşama küsmüştür. İhsan ise, bedensel dezavantajı sebebiyle, hayatını annesine bağlı yaşamak zorunda genç bir adamdır.  Gerçekleştiremeyeceği hayallerinin yanı sıra annesinin sırtında bir yük olmaktan da mutsuz olan İhsan’ın kurtuluşu ile ilgili tek bir fikri vardır. Ta ki Temmuz’la karşılaşana dek.. Temmuz ve İhsan hayatlarının çöküşünde, dibe vurdukları bir anda karşılaşır ve bu karşılaşma Temmuz’u hayatı, sanatı, umudu yeniden tanıyacağı, İhsan’ı  ise hayata yeniden tutunacağı bir dostluğa, başlangıca sürükler. . Farklı iki yaşamın birleşmesine sebep olan bu tesadüfî buluşma Temmuz’u İstanbul’un hiç bilmediği bir köşesine ve hiç tanımadığı bir ailenin içine sokacaktır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

27 Kasım 2013 Çarşamba

Japonların davranışları ve Japonları anlamak


Japon dizi ve filmlerini izlerken genellikle bize bazı tepkileri aşırı, bazı tepkileri soğuk  bazen de tuhaf gelir.Tabi biz izlerken ne kadar tuhaflar ya desek de bu davranışlar onların geleneksel yapılarını, kültürlerini yansıtır.Ben de bu konuda küçük çaplı bir araştırma yaptım, bulduklarımı sizinle paylaşmak için...Umarım bu bilgilerden sonra onların davranışlarını daha iyi anlayabiliriz :) Unutmadan aralarda da küçük küçük Japonca kelimeler yer alıyor, günlük hayatta nasıl kullanılışlarıyla birlikte! :)

Japonlarda Selamlaşma

Japonlar genelde selamlaşmak için ojigi (eğilerek yapılan Japon selamı) yaparlar. Ojigi dünyaca ünlü ve selam verirken, teşekkür ederken, ayrılırken veya özür dilerken kullanıldığından oldukça kullanışlıdır.
  • "Günaydın" ("Ohayou"),
  • "Merhaba" ("Konnichiwa"),
  • "Teşekkür ederim" ("Arigatou"),
  • "Allahaısmarladık-güle güle" ("Sayonara") veya
  • "Özür dilerim-Pardon" ("Sumimasen") derken yapılır.

Ojigi'de hafif bir baş eğmesinden, tüm vücudu 90 derece eğmeye varan değişik teknikler vardır. Eğer selamlaşma tatami üzerinde yapılıyorsa ojigi' den önce diz çökülür ve öyle yapılır.

Esas olarak karşınızdaki sizden daha üst biri ise daha içten ve uzun yapılır. Buna rağmen, Japonlar yabancılardan uygun selam kuralları beklemediğinden dolayı hafif bir baş eğmek şeklinde selamlamanız yeterli olacaktır. Bu baş eğerek selamlama beceriksizce yapılan bir ojigi girişimi ile karşılaştırıldığında daha yerinde olur.

Japonlar arasında el sıkışarak selamlaşmak çok nadir görülür, fakat yabancılar için Japonların el sıkmaları (oldukça acemice olsa da) normal bir olaydır.




Duygu İfadeleri

Karşısındaki kişi ile konuşurken, karşısındaki ile çatışmaya girmemek ve uyum içinde olmak amacı ile Japonlar kendi görüş ve duygularını gizlerler ve dolaylı olarak kendilerini ifade ederler. Bu sebepten dolayı karşınızdaki şok edecek veya rahatsız edecek hareketlerden kaçının.


Japon gülüşü:

Mutluluk göz ve ağız ile yapılan hafif bir gülümseme ile ifade edilir. El, vücut ile veya yüksek ses ile mutluluk ifadesi göstermekten kaçının.

Bununla birlikte mutluluk ifade eden gülümseme ile sıkıntı veya rahatsızlığı ifade eden gülümsemeyi birbirine karıştırmak çok kolaydır. Bu yüzden gülümseyen bir Japon'un her zaman mutluluk ifade etmeyebileceğini unutmayın.

Kızgınlık, sinirlenme:

Japonlar özellikle bir topluluk içinde karşısındakine kızsa bile çok nadir olarak açık olarak kızgınlıklarını gösterirler. Kendilerinin yüzde yüz haklı olduklarına inansalar bile karşısındaki kişiyi sakinleştirmek için özür dilerler.


Bir kişinin sinirlenip kendini kaybetmesi çocukça kabul edilir, bu sebeple Japonların çoğu sinirlendiklerinde otomatik olarak sinirlerini bastırmayı tercih ederler.

İki kişi anlaşmazlık içine girer veya bunu tartışarak veya beraber içki içmeye giderek dostluk çerçevesi içinde çözmeye gayret ederler.

Üzüntü:

Kızgınlık göstermek her ne kadar kötü ise, Japonların üzüntülerini ifade etmek için oldukça usta yolları vardır.


Bir Japon'un toplumda yetişkin olarak kabul görmesi için acı ve üzüntüsünü hafif bir gülümsemenin arkasına gizlemesi gerekir. Buna "kao de warau kokoro de naku" (Yüzü gülüyor fakat kalbi ağlıyor).

Erkeklerin üzüntülerini gizleme ve duygularını kontrol etmeleri beklenmesine rağmen bir erkeğin ağlaması doğal olarak karşılanabilir. Buna "otokonaki denir, aslında bir erkeğin göründüğü kadar soğuk ve duygusuz olmadığını gösterir.

"Morainaki" "sempati ile ağlama" anlamına gelir ve zayıflıktan ziyade insan duygusu belirttiği için doğallıkla karşılanır.

Eğer yaşlar içinde ağlayan bir Japon görürseniz bu her zaman o kişin üzüntülü olduğu anlamına gelmez. Bu büyük bir mutluluk göstergesi de olabilir ve "ureshinaki" denir.

Telepati:

Utangaç, sessiz olmak Japonya'da bir fazilet olarak görülür, özellikle söz konusu romantik duygular ise.


Bir kişinin isteklerini açık olarak söylemesi en iyi şekli ile saflık en kötü şekli ile kabalık olarak karşılanır. Bunun sebebi ise teklifi yapacağınız kişiyi zor duruma düşürme ihtimalinizdir.

Japonlar sessiz iletişime oldukça duyarlıdırlar. Bir şeyi açık olarak söylemek yerine usta ifadeler ile karşısındaki kişiye aktarırlar. Birçok Japon için iletişim kurmak için konuşmayı değil duyguları ve telepatiyi tercih ederler. Aynı şekilde karşısındaki kişinin kendini söz ile değil telepatik olarak anlamasını beklerler.

Japonlar direk olarak "hayır" demekten nefret ederler bunun yerine :
  • "kangaete mimasu" ("bu konuyu bir düşüneyim"),
  • "zensho shimasu" ("bu konuda ne yapabileceğime bakacağım"), veya
  • "saa...sore wa chotto..." ("hmm, sanırım bu pek kolay olmayacak") şeklinde sözler kullanırlar.

Bu aslında nahoş durumlardan kaçınmak amacı ile yapılır, fakat her şeyi açık açık söylemeyi tercih eden batılılar tarafından oldukça sıkıcı olan bir durumdur.

Bazen konuşma esnasında Japonlar bir anda kafalarını evet şeklinde sallayan dinleyici durumuna geçebilirler, bu konuşan kimsenin karşısındaki Japon'un her şeyi tasdiklediğini zannedilir; fakat aslında tam tersi de olabilir!Japonlar ile anlaşabilmek için sürekli olarak uyumlu ilişkiler kurmaya, tartışmalardan kaçınmaya ve onların duygularını anlatma biçimini anlamaya çalışmanız gereklidir.

Unutmayın ki, o anlaşılmaz gülümsemenin arkasındaki Japon, bizler gibi bir insandır...



Ev içerisinde görgü kuralları

Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta ("Genkan") ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin.

Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve ne bu odaların kapı eşiklerine ve ne de tatamilerin kenarlarına basılır.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir.

Kimono giyimi zahmet isteyen ve giyimli iken hareketleri kısıtlayıcı bir kıyafettir. O sebeple kimono giyen bir bayandan dans etmek, hoplamak veya zıplamak gibi aşırı hareketler yapması için ısrarda bulunmayın. Kimono'yu Onların güzelliklerinin bir parçası olarak görmeye çalışın.
Hastane ziyaretleri esnasında küçük bir hediye götürmek normaldir, kesilmiş çiçek götürmenin de bir mahsuru yoktur; fakat saksı içinde çiçek götürmek güzel karşılanmaz.

Düğün ve partiler de düzgün giyinmek adettir. Sizi davet eden kişi "olduğun gibi gel" dese bile mutlaka düzgün bir kıyafetle gidin.

Japonlar yeni yılda kutlama kartları gönderirler ("nengajo"), fakat eğer bir ailenin ferdi o yıl içinde ölmüş ise ona kart gönderilmez.

Yemekte Görgü Kuralları:

Bir ülkenin adet ve görgü kurallarını bilmek, o ülkenin sosyal yapısı ve düşünce şeklini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük hatalar yapmanızın önüne geçecektir. Hele Japonya gibi gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı, ve görgü kurallarına çok dikkat eden bir ülke için bazı temel Japon görgü kurallarını bilmek ve uygulamakta fayda vardır. Bu sebeple aşağıda bazı temel Japon görgü kurallarını tanıtacağız.

Yemekte:

Eğer bir Japon yemeği yiyorsanız büyük ihtimalle "hashi" ("Çubuk") ile yiyeceksinizdir. Hashiler masada "hashioki" (çubuk dayanağı) üzerine ve ucu sol tarafa gelecek şekilde yerleştirirler. Hashiyi sağ eliniz ile alıp ucunu sol elinizin avucunda sabitledikten sonra tutma pozisyonuna geçiniz. Hashiyi ortasından veya ince ucundan değil kalın ucuna yakın yerinden tutunuz.




Aşağıda yazılanlar görgüsüzlük olarak kabul edilirler:


  • Hashiyi yiyecekler, özellikle de pilavın içine saplamak. Sadece cenaze törenlerinde buhurdanlığın önüne konulan pilavın içine hashi saplanarak koyulur. Hashinizi kullanmadığınız zaman hashiire'ye koyun.
  • Tabak içindeki yiyecekleri karıştırmak için hashiyi kullanmak 
  • Yiyeceğiniz yemeği seçmek için hashiyi tabakların üzerinde havada gezdirmek.
  • Tabaktaki yemeğin en lezzetli yerini bulmak için yemeği Hashi ile altüst etmek.
  • Hashi elinizde olduğu halde tabağı tutmak.
  • Hashiniz ile direkt olarak başka birinin hashisine yiyecek vermek. Bu da sadece cenaze törenlerinde ölen kişinin kemiklerini bir kişiden diğerine verme için kullanılır.
  • Hashi ile bir nesne veya bir kişiyi göstermek 


Batıda yemek yerken ses çıkarmak görgüsüzlük kabul edilirken, Japonya'da noodle yerken höpürdetmek ayıp sayılmaz, tersine ne kadar höpürdetirseniz o kadar lezzetli olduğunu ifade eder.

Yemek esnasında hemen çorbanızı içmeyin. Japonya'da yemekler genellikle hepsi bir arada gelir, o sebeple tüm yemeklerin gelmesini ve herkesin hazır olmasını bekleyin.

Yemeğe başlarken "itadakimasu" bitirdiğinizde " gochisousama" deyin


Japonların yabancılara sık sık yaptığı gaflar 


  • İlk defa tanıştığı bir yabancıya, adamın maaşı, veya kadının yaşı, medeni durumu, veya göğüs ölçüleri gibi oldukça kişisel sorular sormak
  • Sürekli olarak birinin ilk adı ile soyadını karıştırmak
  • El sıkışırken karşısındakinin elini, ıslak bir balık tutarmış gibi, oldukça gevşek sıkmak ve uzun zaman bırakmamak. El sıkışmak Japonya'da yeni bir adet olduğundan birçok Japon hala alışamamıştır.
  • Her karşılaştığı yabancının anadilinin İngilizce olduğunu zannetmek. Siz çok iyi Japonca bilseniz bile ısrarla İngilizce konuşup sizi İngilizcelerini geliştirmek için kullanmak.

Özür dilerken gülerek ve eğilerek özür dilemek. Bu gülümseme aslında sıkıntılarını gizlemek içindir, fakat karşısındaki yabancı onu ciddiye almıyormuş zanneder.


Yabancıların Japonlara sık sık yaptığı gaflar


  • Herkesin önünde burunlarını silmek veya sümkürmek. Eğer burnunuzu silmek isterseniz ayrılıp sildikten sonra geri dönün veya, özür dileyerek "Shitsureishimasu" yapın.
  • Birisi ile konuşurken sakız çiğnemek. İş görüşmelerinde veya ilk defa tanıştığınız kişinin önünde bunu kesinlikle yapmayın.
  • Ayaklarını sandalye veya masanın üzerine uzatmak.
  • Ayakları ile bir Japon'a dokunmak (bu genelde Japon stili restoranlarda yemek yerken olur).
  • Sürgülü kapıları ayak ile açmak.
  • Toplum içinde öpüşmek.
  • Yürüyerek yemek yemek.
  • Bir Japon ile konuşurken ona çok yaklaşmak. Japonlar selamlaşırken öpüşmek, sarılmak, ellemek yerine eğilerek selamlaşmayı ve birbirine fazla yaklaşmadan, dokunmadan konuşmayı tercih eder.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Beautiful Man / Pretty Man 2013


Dizimiz, Jaek Hee'nin Ma Te'yi övmesiyle başlar.Jaek Hee'nin övgülerine karşı Ma Te soğuk tavrını korurken Jaek Hee ona araba almaktan bahsedince Ma Te fakir ama gururlu genç edasıyla kızın yanından fırlar, ben böyle bir insan mıyım diye...Tabi Jaek Hee arkasından yalvarır ve ev teklif eder.Bizim fakir ama gururlu Ma Te'miz bu teklif karşısında asil bir şekilde geri dönüp Jaek Hee'yi öper-ucuza kapatmamaya çalışıyormuş ben de fakir ama gururlu genç sanmıştım:))-.Asıl erkek kahramanımız tabi ki Ma Te :)





Asıl kız karakterimiz Bo Tang, neredeyse 25 yaşına gelmiş olmasına rağmen çocuksu bir karakterdedir.En büyük hayali de Ma Te'nin karısı olmaktır.Senelerdir sevgilisiz kaldığından erkeklerin köprücük kemiklerinde yüzmek ister, kollarındaki damarlar onu ondan alır ve bütün halde markette bulunan tavuğu seksi bulur utanır, almaz-onların deyişiyle sekşi:))-.





Asıl kızımız geçmiş günlerini hatırlar.Aslında Ma Te ile lise yıllarından beri tanışıyordur.Ma Te'yi ilk otobüste görür ama o nasıl bir görüştür öyle!Ma Te'nin saçları camları kapalı olan otobüste rüzgarın etkisiyle savrulur, her yanından parlak ışıklar saçıyordur.Asıl kızımızın yanından geçip arka koltuğa oturmasıyla asıl kızımız karanlıkta kalır, düşünün artık :))




Tabi asıl kızımız böyle bir yakışıklılığı görünce yerinde duramaz hemen yerinden kalkar ve Ma Te'nin bulunduğu koltuğun yanında sapık gibi durmaya başlar hem de otobüste boş koltuklar olmasına rağmen...Ma Te, asıl kızımızla muhatap olmamak için hemen kulaklıklarını takar, gözlerini kapatıp uyuyormuş numarası yapar ama birden kötü bir his kaplar içini hemencecik gözlerini açar.O da ne?!Asıl kızımız neredeyse  Ma Te'nin içine düşücektir.




Asıl kızımız eve geldiğinde yatağına uzanır ve Ma Te'nin nerede olduğunu düşünüp dururken pat içeri annesi girer, ondan arkadaşına servis yapmasını ister.Bu arada asıl kızımızın annesinin lokanta tarzında bir yeri vardır.Annesi asıl kızımızı sürükleye sürükleye götürür arkadaşının yanına...O da ne?!Annesinin arkadaşı, Ma Te'nin annesidir ve Ma Te karşısında duruyordur.Asıl kızımızın hemen ağzının suları akmaya başlar ama Ma Te onu umursamaz, üstüne üstelik havalı bir şekilde vejeteryan  olduğunu iddia edip etleri silip süpürür.





Ma Te'nin babasını görebilmesi için annesiyle babası arasındaki parolayı bilmesi gerekmektedir.Ma Te bu konuda ısrar etmesine karşın annesi zamanın daha gelmediğini söyler.Bu arada asıl kızımız mutfaktan bir şeyler aşırıp, Ma Te'nin evine yola koyulur.Elindeki boru şeklindeki dürbünle gizli gizli Ma Te'yi izler.Tabi bu izleme sırasında pat diye Ma Te'ye yakalanır ve Ma Te ona gitmesini söyler, tabi ki getirdiklerini Ma Te'ye bırakıp...Ertesi gün asıl kızımız okula geç kalır, korka korka sınıfın kapı camından bakıyorken, birden Ma Te'nin de sınıfta olduğunu görür.Sınıfın tüm kızları hayranlıkla ona bakıyordur hatta öğretmen bile Ma Te'ye asılıyordur.




Hoooooooop gelelim günümüze bizim yakışıklı Ma Te'miz ilk paragrafta bahsettiğim kadına yani Jaek Hee'ye hem evi hem de arabayı aldırmıştır.Jaek Hee aslında yaşlıdır, estetikle bu güzel haline gelmiştir.En büyük korkusu ise Ma Te'yi genç ve güzel birine kaptırmaktır.Ma Te'yi çok yakışıklı bulmaktadır, bunu kanıtlamak için şu sözleri söyler;

*Dünya yuvarlak mı sorusuyla aynı şey!

*Tofu kare mi?
*Üçgen kimbap üçgen mi? :)))


Jaek Hee kendini yetersiz bulduğunda Ma Te söze "Güzelliğin ve yaşın ne önemi var?"diye başlar hemen ardından "Parası çok olan kadın güzeldir"der:)) Saf Jaek Hee bu durum karşısında bile mutlu olur.




Ma Te'nin annesi hastadır ve uzun zamandır oğlunu görmüyordur.Ne zaman oğluna hastalığından bahsedecek olsa Ma Te, yıllar önce hoşlandığı Yoo Ra'yı görür ve onun peşine düşer, zavallı annesi ise söyleyemeden susar.




Ma Te, Jaek Hee'nin mezuniyet buluşmasındayken, buluşmadan erken ayrılır ve yine o hoşlandığı Yoo Ra ile karşılaşır.Bu sırada Ma Te'nin telefonu çalar, annesinin kemoterapi gördüğünü öğrenir ve bayıldığını öğrenir.Hastaneye onu yılan bakışlı Yoo Ra bırakır, çok içtiği için...




Ma Te, hastaneye vardığında annesini o halde görünce büyük üzüntü yaşar.Jaek Hee ise onun Yoo Ra ile gittiğini öğrenir ve Ma Te'yi telefonla arar.Tabi bu sahnede yılan bakışlı Yoo Ra, Ma Te'ye koridora çıkıp telefonu açmasını söyler.Boşuna yılan bakışlı demiyorum Yoo Ra'ya!Ma Te'nin çıkmasını fırsat bilip annesine, aslında Ma Te'nin babasının kim olduğunu bildiğini tehdit edercesine söyler ve zavallı kadın fenalaşıp ölür.





Aradan 3 gün geçmiştir.Ma Te annesi için yas tutuyorken pat diye yılan bakışlı Yoo Ra elinde çiçeklerle ortaya çıkar.Ma Te onu karşısında görünce afallar ve ne diye onu takip ettiğini sorunca,  yılan bakışlı Yoo Ra annesinin parolasını duyduğunu ve Ma Te'nin artık onun olduğunu söyler.Ma Te, babasını bulmak için onun yanında yer almak zorundadır.




Birinci bölümden aktaracağım bunlar :) Dizi çok eğlenceli, Ma Te'nin annesnin ölmesi dışında... Asıl kızımız  da tam bir komik şapşal o kadar ki diziye girip yanaklarını sıkasım geldi.Bu diziye bayılacaksınız!İzlemelisiniz !! :)






22 Kasım 2013 Cuma

Bloga müzik çalar eklemek



Uzun zamandır blogumla ilgili sorulan sorulardan biri de nasıl müzik eklediğimdi.Aslında SCM Music Playerla bu çok kolay... :)


Öncelikle SCM Music Playerın sitesi için tıktık. Açılan sayfadan hangi renkte istiyorsak onu seçiyoruz ve next e tıklıyoruz.Daha sonrasında açılan sayfada sol tarafa şarkının ismini, sağ tarafa url'sini yazıyorsunuz, ben bunun için en kolay yol olan youtube videolarını kullanıyorum :)


Ekleyeceğiniz müzik için satır yetmezse, add more songs seçeneğini tıklayıp, daha çok şarkı ekleyebilirsiniz.İstediğimiz kadar şarkı ekledikten sonra tekrar next e tıklıyoruz.Burada küçük ayarlar sayfası açılıyor;

Autostart:Bu seçeneği onaylarsanız site açıldığında şarkı otomatik çalmaya başlar, ben de böyle kullanıyordum ama artık bu özelliği kapattım, cupcake in üzerine tıklayınca müzik çalmaya başlayacak :)

Shuffle Playback:Bu seçeneği onaylarsanız listenizde bulunan şarkılar karışık, onaylamazsanız sırasıyla çalar.

Default Volume:Burada sitenizde çalan şarkının otomatik ses düzeyini ayarlarsınız, ben düzeyi %50 olarak kullanıyorum.

Repeat mode:Burada seçmeniz gereken repeat playlisttir, listeniz tamamen çaldıktan sonra başa döner. 

Placement of Player Bar:Seçeneklerden Top seçerseniz Scm Music Player üstte, Bottom seçerseniz sitenin alt kısmında yer alır.

Show Playlist by Default:Bu seçeneği onaylarsanız playlist sağ tarafta açık bir şekilde gözükür, onaylamazsanız gizlenir.Ben onaylanmamış şeklini kullanıyorum.

Burada işleminizi tamamladıktan sonra done seçeneğini tıklayın ve ortaya çıkan html kodunu, Yerleşim>Gadget ekle>Html/Java script seçeneği seçip büyük alana kopyalayın, sitenizde müzik artık çalmaya başlayacak!Güle güle kullanın:)


21 Kasım 2013 Perşembe

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.

Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.
 
Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.

Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için;
http://hurriyetbenim.hurriyet.com.tr/video.aspx?k=WVGAENXZO5R
Bir boomads advertorial içeriğidir.

20 Kasım 2013 Çarşamba

Kore'de Eğitim Sistemi


Kore’de çocuklar 6 yaşında 6 yıllık ilkokul ile eğitim serüvenine başlıyorlar. 12 yaşından 14 yaşına kadar 3 yıllık ortaokul, 15 yaşından 17 yaşına kadar 3 yıllık lisede okuyorlar. Bu yaştan sonra 4 yıllık üniversiteye başlıyorlar. Bunların dışında 2 yıllık ön lisans ve meslek okulları da vardır.

Kore devleti eğitim sistemine oldukça önem vermektedir. Sadece Seul kentinde 2770 okul bulunmaktadır. Bunların 1370′i anaokulu, 512′si ilkokul, 352′si ortaokul, 15′i yüksekokul ve 36′sı üniversitedir.



Kore’de yaşayan yabancı uyruklu vatandaşlar yabancı dilde eğitim veren okullara kendi seçimleri doğrultusunda eğer ikametleri varsa kaydolabiliyorlar.


Anaokulu


Burada çocuklar ilkokula hazırlanır ve ortalama günde 3 saat burada bulunurlar.


İlkokul


Burada amaç çocuklara temel eğitim vermek ve onları duyarlı bir vatandaş olma yolunda ilk adımlarını atmalarında yardımcı olmaktır. Yılda yaklaşık 220 gün süren bu eğitim döneminde ahlak eğitimi, Kore dili, toplumsal incelemeler, matematik, fen, müzik, resim, el sanatları, beden eğitim ve kabiliyetlerini keşfetmelerini sağlayan dersler ve eğitimler verilir.


İlkokul öğretmenlerinin tamamı 4 yıllık üniversite mezunudur.


Ortaokul


İlkokulu bitirmiş olan 12-14 yaşlarındaki çocuklar ortaokula başlamaya hak kazanır. 11 temel yada zorunlu dersten oluşan bu dönem de mesleki kurslar ve seçmeli derslerle mesleki yönlendirme yapılır.


1970 yılında ortaokullarda ki öğrenci-öğretmen oranı 42,3 iken bu rakam 2000 yılında 20.1 olmuştur.


Lise


Liseye girişte öğrenciler kendilerine tamamıyla yön verecekleri bir döneme gelmiş olurlar. Kişinin karakteri, girişimciliği, analitik düşünme yeteneği, kabiliyetleri ve hedefleri doğrultusunda bir liseye giderler. Ülkede 2 farklı lise vardır. Genel ve meslek liseleri olmak üzere ikiye ayrılan liseler özellikle mesleki açıdan oldukça iyi eğitim vermektedirler. Meslek liselerine (tarım, teknisyen, ticaret, deniz incelemeleri) girecek öğrencilerin bir çok seçeneği vardır. Her okul kendi yaptığı özel bir sınavla öğrenci alır. Genel liselerde ise fen, yabacı dil, resim alanında çalışan özel alan okulları da vardır.


Üniversite


Ülkede yüksek öğrenim 7 kategoride eğitim vermektedir.


1-         Kolej ve Üniversiteler


2-         Endüstri Üniversiteleri


3-         Eğitim Üniversiteleri


4-         Küçük Kolejler


5-         Havacılık ve Haberleşme Üniversiteleri


6-         Teknik Kolejler


7-         Çeşitli Enstitüler


Lisedeki başarı durumu, bu program için yeterliliği ve ülke çapındaki bir sınav sistemi ile üniversitelere öğrenciler kabul edilir. Bunun yanında bazı üniversite ve enstitüler kendi yaptıkları sınavlarla öğrencileri alırlar.


Devlet üniversite eğitiminde aşırı yüklenme ve çeşitliliği kontrol altına almaya çalışmakta ve üniversiteye gelen öğrenciye uzmanlaşmak istediği konu ile ilgili en uygun eğitimi vererek ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilen bireyler yetiştirmeye çaba göstermektedir. Ayrıca üniversiteler kendi çalışma alanlarıyla ilgili olarak özel sektörle iş birliği yapmakta karşılıklı bilgi alışverişi ile birlikte daha kaliteli bir eğitim ortamının oluşturulmasına çalışmaktadırlar.



Umarım paylaşım işinize yaramıştır.Her zaman dizi, film paylaşımı yaptığımız fark ettik, bu yüzden artık Asya ile hem kültürel hem sosyal her şeyi araştırıp bu blogda yayınlayacağız, malzemeleri bulursak yemek tarifleri de dahil :) Bizi takipte kalın ;)

16 Kasım 2013 Cumartesi

Kızlar bizim sorunumuz ne?





Hani bir söz vardır ya "Kızların en büyük düşmanı yine kızlardır" diye...

İşte bu söz çok doğru!

Bütün kızlar, ister canciğer olsunlar ister zoraki arkadaş, isterlerse kanlı bıçaklı, birbirlerini kıskanırlar.

Tabi her kıskançlık kötü değildir.Bu noktada kıskançlığı üçe ayırmak lazım.

*Sevgi dolayısıyla kıskançlık ki bu kıskançlığın en tatlı şeklidir,  sevdiğiniz arkadaşınızı kimseyle paylaşamazsınız ama ona zarar vermek de istemezsiniz.Çocuksu bir kıskançlıktır işte...

*Normal kıskançlık, varlığından hoşlanmazsınız ama yapacak bir şey de yoktur.En iyi yöntem görmemezlikten gelmek ve o yokmuş gibi davranmaktır.Sineye çeker susarsınız ki olması gereken de budur...

*Hastalıklı kıskançlık...İşte bu kıskançlığın en kötü şeklidir, nefes alması bile batar size...

Ölsün diye dua edenlerini bile gördüm ben...



Hele ki bu kız bir de eski sevgilinin yeni sevgilisiyle hiçbir şekilde yaranamaz size...

Her şeyden önce çirkindir, kesinlikle sizden güzel olamaz.

Siz kiloluysanız kız çırpıdır, safinazdır...

Siz zayıfsanız, yarım dünya...

Kesinlikle kötü bir karaktere sahiptir,isterse dünyanın en iyi karakterine sahip olsun ve eski erkek arkadaşınız onunla sadece gönül eğlendirmek için çıkıyordur.Tabi hala da sizi seviyordur.

Deha olsa bile aptaldır...

Yeteneksizdir, bir yumurta kırmayı bile beceremez...

Kesinlikle sizi kıskanıyordur, aklı fikri sizin kişiliğinizde, güzelliğinizde, hatta muhteşemliğinizdedir!

Tabi eski erkek arkadaşınız da muhteşemdir, onun hiçbir suçu yoktur.Yeni sevgili türlü türlü numaralarla onun aklını çelmiştir.

Eski erkek arkadaşınız hiçbir şekilde onunla mutlu olamayacak ve bir gün size geri dönecektir.

Tabi bu süre zarfında siz de boş durmayacaksınızdır.

Hemen yeni sevgilinin geçmişini araştırıp bulduğunuz ufak tefek açıkları büyütüp etrafa yayacaksınız, hakkında twitterda karalama çalışmaları başlatacaksınız ki buna en yakın birbirinden samimiyetsiz arkadaşlarınız da eşlik edecektir ve facebookta onun görebileceği yerlere onu üzecek, rencide edecek paylaşımlarda bulunacaksınızdır.


O üzülecek ve siz de bu durumda mutlu olacaksınızdır.

Fakat bir yerde hesaplama yanlışı yapmışsınızdır.

Bu hikayenin kötü karakteri eski sevgilinizin yeni sevgilisi değil, sizsinizdir.

O sizi terk eden çocuk da bu eylemlerinizi görüp size dönmeyecektir.

Ama sizin için sorun sizden sonra olması değildir, sizden önce de olsa kesinlikle yukarıdaki maddeler geçerlidir...

Peki bir şeyi unutmuyor musunuz?

Siz de birilerinin eski sevgilisinin yeni, yeni sevgilisinin eski sevgilisisiniz...

Yani sizin itham ve kurallarınıza göre, siz de bu maddelere cuuuk diye oturuyorsunuz...

Bu konuyu yazmaya nasıl mı karar verdim?

Yakın zamanda komşumuza gittik, kahve içmeye...

Lisede okuyan sarışın,mavi gözlü, fiziği de yerinde olan, kesinlikle güzel kategorisinde yer alan bir kızı var.

Biraz aksi olmasının dışında-ergenlik çağları işte-, fazlasıyla dürüst de...

Biz böyle otururken kıza bir mesaj geldi ve yüzü düştü, çıktığı çocuğun eski sevgilisi, bizim komşu kızına whatsapp durum güncellemesinden, hakaret yağdırmış, kızımızın çirkinliğinden geç her şeyine...Tabi komşu kızının en yakın arkadaşlarından biri de bunu görünce hemen bizim kıza bildirmiş.

Merakıma engel olamayıp kızın whatsappdaki resmine baktım.Hem güzellikte hem de terbiyede bizimkisi açık ara farkla önde...

Aslına bakarsanız bu kötü davranışı yapan kız da bunun farkında...

Onun kaldıramadığı gerçek, o çok değer verdiği her şeyini paylaştığı sevgilisinin onu bırakıp gitmesi...

Zaten o senin üzülmene aldırmadan bırakıp gidiyorsa, elalemin kızı senin mutluluğunu düşünecek değil ya?!

En kötüsü de bu davranışı ergenliğini atlatmış belki de orta yaşlara yaklaşan kızların da yapması...

Dürüst olun kızlar!

Buradaki çirkin ve kötü olan tek şey, bu saçma sapan düşünceleriniz değil mi?

Lütfen silkelenin ve kendinize gelin...

14 Kasım 2013 Perşembe

Makai Ouji: Devils and Realist /2013 !!!



Evet bir anime yazısına daha başlamış bulunuyoruz bunu otobüste giderken telefoncukumda yazıyorum kulağımda Taetngımın Ringa ling şarkısı anlayacağınız süper bir ruh halindeyim bu sefer ki mevzu şöyle tabi benim izleyeceğim ne olur fantastik animede şeytanlar bu olayın da teması "Lucifer" yaşı kadar uykuda kalması gerekmektedir, onun yerine bir vekil gerekiyordur ve bunu seçecek olan da insan ırkından seçici kanını taşıyan biridir.




  Olaylar tam burada karışıyor William  realist matafizik boyuta inanmayan biridir ona göre her şeyin bir bilimsel açıklaması vardır diye düşünmektedir. 




  William  ailesini kaybetmiş kalan mirası da amcası yönetiyordur ki tabi yönetememiş ve iflas ettirmiştir. Bizim William aç sussuz yaman ellerde okul taksidi ödenmemiş bunu duyar duymaz malikâneye, gider duyduğu iflas. Değil okul taksidinin ödenmemesi iflas ettiklerini de oraya gittiğinde kahyadan öğrenir.



Malikâneye gittiğinde her yer bomboştur.William artık kıyıda köşede saklanmış bir birikim olmalı diyerekten



başlar malikânenin köşe bucağını aramaya malikânenin altında gizli bir oda bulurlar.Kapı açılmayınca William zor kullanarak kapıyı kırıp girer fakat elini yaralar ve elinden kan bir damlar



kan odadaki şeytan çemberine düşünce Dantialon ortaya çıkar ve vekil şeytan olarak onu seçmesini ister William realist olarak bunun rüya olduğunu düşünüp kont şeytanını tınlamaz hatta iplemez birde üstüne




hırsız diyerekten paket halinde evden defeder :DD en çok güldüğüm yer çok komikti cidden :d Olaylar seçici William etrafında dönmeye başlar.
   Artık o bir seçicidir SOLOMON un kanını taşıyordur.



İnanmadığı için pek anlam vermese de kimdir bu solomon neden o seçici olmuştur atasına bu seçicilik niye verilmiştir bunların hepsini zamanla öğrencektirve şeytanlar ve melekler arasında bir nevi iç savaşmı derler öyle birşey başlıcaktır ve William bu iki taraf arasında sıkıştırılacaktır. 
       Eee artık nasıl öğrendiğinide anlatmıyim izleyin sizde dimi haha :DD.
  William bu realistliğinden dolayı şeytanlarla baya bi takışıyor





tepkilerini izlerken okdar güldüm ki gıcık bi karaktere sahip olmasına rağmen hoşuma gider oldu tavırları artık bekliyodum acaba ne zaman patavatsızca ve bilmişce bir laf edicek diye ve söylediği an kahkayı patlatıyordum :DD.
11 bölümü yayınlanmış durumda ve sonunu görmek için meraktan çatlıyorum hatta biraz abartayım  meraktan kuduruyorum (çok mu abarttım ne :P)   neyse bu kadar spoiler yeterli sanırım fantastik sounain seviyorsanız kaçırmayın yumulun animeye hahaha:D hadi iyi seyirler çingularım seviliyorsunuz <3 :D



Dipnot: yine yayını yazdım 1 hafta sonraya bıraktım Sawakoya çaktırmayın :P ama napayım çingularım gezmekten yayınlayamadım bir türlü

Birisi Amerikan dizileri mi dedi?


♔  ♕ 
Supernatural




Daha önce büyük ihtimalle bahsetmişimdir; romantik-komedilerin dışında korku filmlerini de severim.Gerileyim, ürkeyim tam bana göre bunlar!Ama öyle kanlı vahşetli diziler olmayacak, kan tutar beni...Neyse konumuza dönelim.

 Seneler önce Supernatural'ı tvde keşfedip hemen internet başına geçtim.Sanırım o zamanlar internette ya 2. ya da 3. sezonu yayınlanıyordu.Yayınlanacağı her gün ve saati kaçırmadan bilgisayar başında bitiyordum.Şu an 9. sezon oynuyor düşünün artık nasıl bir Supernatural manyağı olduğumu...




Konusuna gelecek olursak; Dean ve Sam adında iki Winchester kardeşimiz var.Bunlar avcı bir ailenin çocukları...Annelerinin doğaüstü yaratıklar tarafından öldürülmesiyle babası onları avcı olarak yetiştirir.Dean ailesine ve avcılığa bağlıdır.Sam ise tam tersi, o hayatını normal bir insan olarak, avcılıktan uzak durarak yaşamak ister ama evdeki hesap çarşıya uymaz.Babalarının ortadan kaybolmasıyla bu iki kardeş tekrar bir araya gelir.İlk 3-4 sezon hayaletlerle,
vampirlerle, şehir efsaneleriyle uğraşırlar ki bu sezonlar benim en çok sevdiğim sezonlardır!Çünkü her bölüm başka bir olay, başka bir heyecan vardır.Daha sonraki sezonlarda ikilimizin düşmanları büyür; melekler ve şeytanlara karşı savaşırlar.Bu sezonlar, diğerleri kadar eğlenceli olmasa da yine de güzeldir ve son sezon yine aynı eski heyecanı yakalarlar!9.Sezon harika!










♔  ♕ 

Vampire Diaries





Bu dizi bana ilk önerildiğinde burun kıvırmıştım, bu ne böyle ben bunu izlemem diye...Defalarca ilk bölümünü izleyip izleyip kapatmıştım.Sonra arkadaşlarımın dayatmalarıyla ilk beş bölümü işkence çeke çeke izledim.

Allah'ım o Stefan ne kadar itici bir tip öyle, bir de dizinin ilk bölümlerinde onu yakışıklı olarak lanse etmeleri yok mu?!Büyük ihtimal Stefan hayranları bana gıcık olacak ama hiç mi alıcı gözüyle bakmıyorsunuz?Damon dururken ona mı bakılır hıh!!Hem o Elena yok mu o Elena onun o kararsızlığı beni benden aldı, bir de git gide artması yok mu?!Neyse yine konudan saptım!





Konusuna gelecek olursak; 162 yaşındaki vampir Stefan Salvatore'a  aşık olan 17 yaşındaki Elena Gilbert'ın  hayatını konu alır. İkilinin ilişkileri, Stefan'ın, hem kendisinden hem de kasabadan intikam almak isteyen saldırgan ve kindar kardeşi Damon Salvatore'un kasabaya geri dönmesiyle karışmaya başlar. İki kardeş de, eskiden aşık oldukları Katherine Pierce'a benzediği için, Elena'ya ilgi gösterir. Katherine Pierce'ın görsel ikizi olan Elena'nın, üçlüye karşı intikam planlarıyla kasabaya geri dönen Katherine'in uzaktan akrabası olduğu ortaya çıkar.




Hikaye, 17. yüzyılda New England'dan gelen göçmenlerin yerleşmesinden beri doğaüstü olayların yaşandığı Mystic Falls isimli kasabada geçer. Hikayenin diğer bir boyutu da Elena'nın kardeşi Jeremy Gilbert, Elena'nın en yakın arkadaşı Bonnie Bennett, Elena'nın yakın arkadaşı Caroline Forbes, Elena'nın çocukluk arkadaşı Tyler Lockwood  ve Elena'nın çocukluk arkadaşı ve eski sevgilisi Matt Donovan başta olmak üzere kasaba halkı arasında yaşanan olaylardan oluşur. Kasabanın yönetimi orijinal kurucu ailelerin soyundan gelenlerden oluşan "Kurucular Konseyi"nin elindedir. Kurucu ailelerden bazıları; Salvatore'lar, Gilbert'lar, Fell'ler, Forbes'lar ve Lockwood'lardır. Konsey hiçbir şeyden haberi olmayan kasaba halkını vampirler, kurtadamlar gibi doğaüstü tehditlerden korumaya çalışır.İlerleyen sezonlarda köken vampirlerin ortaya çıkmasıyla olaylar daha da karışık hal alacaktır.











 ♔  ♕ 


The Originals




Vampire Diaries'da birden ortaya çıkan köken vampirlerimizi konu alan dizimiz!Her yerinden asalet fırlayan ilk vampir ailemiz...Bu aile Vampire Diaries'da o kadar beğenilmiş olacak ki onlara özel "The Originals" adlı dizi yapıldı.

Klaus'un aksanı, Elijah'ın asilliği, Rebekah'ın salaklığı bu dizide!Rebekah'ı bir türlü sevemedim ben, ne zaman işler yolunda gitse kız saçma sapan birine aşık oluyor ve her defasında da sonu kötü bitiyor,hem onun için üzülüyorum hem de kızıyorum!Neyse...




Konusuna gelecek olursak;Orijinal vampir ailesi, binlerce yıl önce sonsuza dek bir arada kalacaklarına dair birbirlerine söz vermiştir. Fakat zamanla, çeşitli trajik olaylar ve güç savaşı gibi nedenlerle aralarındaki güçlü bağ kopmuştur.




Kurt adam-vampir melezi, köken vampirlerden Klaus Mikaelson, doğaüstü olayların kaynaşma noktası New Orleans'ta kendisine karşı bir güç oluşturulduğuna dair gizemli bir mesaj alır ve zamanında ailesinin de kurulmasına yardım ettiği, Fransız mahallesi Quarter'a gider. Klaus'un kafasındaki sorular, onu New Orleans'ta insanlarının ve her türlü doğaüstü varlığın üzerinde kontrolü olan, şehrin önceki şeytani koruyucusu, eski çırağı ve dostu Marcel'e götürür. Klaus'un kardeşi Elijah ise Klaus'a yardım edip onu geri döndürmeye ikna etmeye karar verir ve onun peşinden gider. Daha sonra ortaya çıkar ki kurt-kız Hayley de aile geçmişiyle ilgili bazı ipuçları aramak için buraya gelmiş ve Sophie adındaki güçlü bir cadının eline düşmüştür. Marcel'in Klaus'u kışkırtmasıyla ve sadık yandaşlarına emir verip mutlak gücüyle hükmetmesiyle tansiyon iyice yükselir. Kız kardeşleri Rebakah, Mystic Falls'ta onlara katılmak için beklerken Klaus ile Elijah, New Orleans'ın bir kez daha Kökenler tarafından yönetilmesi için cadılarla kolay olmayacak bir anlaşma yapmanın peşine düşerler.












♔  ♕ 


Bates Motel



Birçok kişinin adını bile duymadığı bir dizi olmasına rağmen harika dizi kategorisinde yer alacak dizilerden biri...Diziyi izlerken aklınızda sürekli soru işaretleri oluşacak.


Norman'ın annesine olan aptalca bağlılığına kızacak ve Norman'ın annesi Norma'yı, bencilliği dolayısıyla kafasını merdivenlere sürte sürte işkence çektirmek isteyeceksiniz!






Konusuna gelecek olursak; Norman Bates’in annesi Norma ile olan ilişkisinin kurulma yıllarını ve paylaştıkları dünyayı anlatıyor. Bates Motel’de kocasının trajik ölümünden sonra yeni bir başlangıç yapmak isteyen Norma Bates, White Pine Bay’de bir motel satın alır. Norma ve Norman yeni evlerine yerleştikten sonra, kasabanın hiç de göründüğü gibi olmadığını fark ederler. Kasabalılar da onlarla sırlarını paylaşmamaya kararlıdır. Ama Bates’ler hayatta kalmak ve kendi sırlarını korumak için her şeyi yapacaktır.










♔  ♕ 
Hannibal







Supernatural'ı açıklarken kandan hoşlanmadığımı söylemiştim değil mi?Evet hoşlanmıyorum hatta kanlı filmler izlediğimde kendimi lavaboda kusarken bile bulabiliyorum ama bu dizi tutku benim için!

Daha önce Hannibal filmlerini izlemeyen yoktur sanırım ama ben yine de izlemeyenler için birazcık bahsedeyim.Hannibal Lecter adında zeki mi zeki bir adamın insanları yemesini konu alan filmler, daha çok psikolojik türde...

İnsanları yiyor ay nee iğrenç diyor olabilirsiniz, evet iğrenç ama adam o kadar zeki ki onun bu zekasına aşık oluyorsunuz, iğrençliği hiç umursamıyorsunuz.Nasıl bu kadar zeki olabilir diye hayranlıkla izliyorsunuz.Şimdi de dizi versiyonu çekilmiş.Ben bayıldım!





Konusuna gelecek olursak; Eski psikiyatrist yeni seri katil Dr. Hannibal Lecter. Will Graham, FBI ile birlikte bir seri katilin peşinde olan yetenekli bir suçlu profili çıkarma uzmanıdır. Graham’in kendine özgü düşünme tarzı ona herkesle -psikopatlarla bile- empati kurma yeteneği vermiştir. Onları farklı kılanın ne olduğunu her zaman bilir. Ancak yakalamaya çalıştığı son katilin zihni Will için bile oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ülkenin ileri gelen psikiyatrlarından biri olan Dr. Lecter’dan yardım ister. Dahi doktorun uzmanlığıyla silahlanan Will ve Hannibal (katil olduğunu sadece izleyici bilmektedir) mükemmel bir ortaklık oluştururlar. Hatta ikilinin yakalayamayacağı bir katil olmadığı düşünülür. Ama Will gerçeği öğrenirse…







♔  ♕ 
Revenge




Hepimizin Kanal D'de yayınlanan intikam dizisinden haberi var değil mi?Ben de bu diziyi tvde ilk gördüğümde hayranlıkla izlemeye başladım ta ki Amerikan yapımı "Revenge" duyana kadar!Hemen yabancı versiyonunu izlemeye başladım.

Şöyle ki her şeyi birebir taklit etmişiz birkaç fark dışında...Uyarlansa bile kıyafete, afişe kadar aynı olması gerekir miydi?Bu tartışılır!Onun dışında Beren Saat'in oyunculuğunu Emily'e göre daha çok beğendim, duyguları daha iyi yansıtıyor ama Emily de kavga sahnelerinde çok iyi!Sonuç olarak artık yabancı versiyonunu izliyorum, birebir gittiği için sonradan izleyenlere gıcıklık bile yapıyorum, şu sahnede şöyle olacak, üzülme ya o ölmeyecek zaten!




Konusuna gelecek olursak;Gerçek adı Amanda Clarke olan Emily Thorne, babası David'in ölümüne sebep olan ve ailesini mahveden kişilerden intikam almaya Hamptons'a döner.Küçük bir kızken Amanda'nın babası terörist suçlamasıyla tutuklanır ve vatana ihanetten hüküm giyer.Daha sonra hapishanede ölür.Emily'nin hayatı alt üst olmuştur ve Emily çocuk ıslahevine girer. Ve 18. doğum gününde babasının yatırım yaptığı bir şirketten büyük bir miras kalır. Amanda adını hapisteki arkadaşı Emily Thorne ile değiştirir ve babasının bu durumundan sorumlu olan kişilerden intikam almaya karar verir.










♔  ♕ 
Pretty Little Liars



Yine tvde keşfettiğim dizilerden biri TNT şimdiki adıyla TV2 sağolsun!Tabi keşfeder keşfetmez hemen internet başına geçiyorum, ne öyle merak edip haftalarca bekleyeyim:)) 

Dizi beni kendine hayran bıraktı, gizem dolu bir dizi!Dizi boyunca kimden şüpheleneceğinizi  şaşırıyorsunuz tamam bu diyorsunuz başkası çıkıyor, hayır bu işte bu çocukta bir işler var diyorsunuz hoooop çocuk ölüyor.Sürekli merak duygusunu tetiklemesi,sürekli verilen aralara isyan etmeyi engelliyor!




Konusuna gelecek olursak; Bir arkadaş grubunun 5 kızını anlatır - Spencer Hastings, Hanna Marin, Aria Montgomery, Emily Fields, ve Alison DiLaurentis. Bir pijama partisinde Alison kaybolur ve hiçbir yerde bulunamaz.1 yıl sonra cesedi eskiden yaşadığı evin arka kısmında bulunur.Cesedi bulununca diğer dört kız "A" adlı bilinmeyen birinden mesajlar alır, bunlar sadece Alison'ın bildiği sırları içeren mesajlardır. Cenaze töreninden sonra bile mesajlar almaya devam ederler. Ve bu sayede tekrar bir araya gelirler. Şimdi işler onlar için çok daha zor ve karmaşık olacaktır... Burada da paylaşmıştım tıktık.












♔  ♕ 
Ravenswood




Pretty Little Liars dizisini izleyenler Hanna'nın sevgilisi Caleb'ı bilirler.4x13. bölümde Hanna Caleb'ı bir yerde bir kıza yardım etmesi için bırakır ya bu dizi de orada başlar ama Pretty Little Liars'dan tamamıyla farklı, onda olduğu gibi gizem faktörü baskın ama dizi gerilim türünde!





Konusuna gelecek olursak; Miranda ve Caleb otobüste tanışmışlardır ve Miranda'nın amcasının evine, ailesine ait bilgiler aramak için gelirler.Amcasının evinin hemen yanında mezarlık bulunmaktadır, ikilimiz burada kendi mezarlarını görünce neye uğradıklarını şaşırırlar.Amcası geldiğinde Miranda'yı hiç umursamaz ve ona buradan gitmesini söyler ama Miranda kalmaya kararlıdır.Evde kaldıkları 1-2 gün içerisinde Miranda evde tuhaflıklar sezmeye başlar, biri de Caleb'ı banyoda boğmaya çalışmıştır.Caleb bundan Miranda'nın amcasını sorumlu tutarken Miranda bu olayda başka bir şeylerin döndüğünü düşünür.İkilimiz bu olayları araştırmak için Rawenswood'da tanıştıkları gazetecide çalışan kızın yanına giderler ve birilerinin onları takip ettiklerini sezerler.Daha sonrasında oradan çıkarlar ve yolda giderlerken 2 kişi daha eklenir yanlarına...Artık arabada 5 kişilerdir.Arabada normal bir şekilde seyahat ediyorlarken Miranda yolda birisini görür ve direksiyonu kırar.Araba yolun kenarındaki, göle düşer ve Miranda ölür.İlk başta herkes bunun normal bir ölüm olduğunu düşünürken daha sonra kendilerini aniden bir lanetin ortasında bulmalarının ardından, her biri için çok geç olmadan, kasabanın gizemli ve korkunç tarihini öğrenmeleri gerekmektedir.





♔  ♕ 
Teen Wolf


Bu diziyi defalarca tvde görmeme rağmen bir türlü ilgimi çekmedi ta ki erkek kardeşimi bu diziyi izlerken görmeme kadar, hani komşunun tavuğu komşuya kaz görünürmüş ya o hesap oturdum izlemeye...Ve çok beğendim, en çok da dizi başlarken gösterilen görüntüleri oradan oraya geçişler etkiledi beni...





Konusuna gelecek olursak; Scott McCall, Beacon Hills Lisesi'nde lakros oynayan genç bir öğrencidir.Okulda dikkat çekmeyen bir tip olmasının yanı sıra lakrosda da iyi değildir.Bir gece kurtadamın biri tarafından ısırılmasıyla hayatı büyük ölçüde değişir.Artık okulun en dikkat çekenlerindendir ve lakrosda da en iyilerdendir.En iyi arkadaşı Stiles ve gizemli kurtadam Derek'in yardımıyla bir kurtadam olduğunu keşfetmesi üzerine, yeni keşfettiği kimliğinin içinde sunulan birçok tehlike ile ergenlik yaşamını dengelemeyi öğrenmekte zorlanır. Âşık olduğu kişiyi korumak ve etrafındakilerle olan ilişkilerini dengelemek zorundadır.




Birinci sezonda, Scott aşkı ve bir kurtadam olarak yeni keşfettiği sorumlulukları arasında yapması gereken seçimle yüzleşir. Aşkını korumanın ve önceki ilişkileri ile yeni kurduğu ilişkileri dengelemenin bir yolunu bulmak zorundadır.




♔  ♕ 
American Horror Story


Bu diziyi de ilk kez Tv2de gördüm ama hiç TV2de izlemek nasip olmadı.Sürekli televizyonda fragmanlarına denk gelince içimde merak uyandı ve hemen hooooooop internet başına...

Dizinin ilk sezonu çok, ne deseeeemm, garip!Evet garipti, sürekli bir şeylere anlam vermekle uğraştım.Nasıl yani?!Bu nasıl olur?!soruları aklımdan çıkmadı.2.sezonda da çıkmadı, 3.sezonda da çıkmadı.Hala dizinin amacını anlamış değilim, oyuncular aynı olmasına rağmen her sezon farklı bir konu üzerinde duruluyor ve her sezonda merak uyandırıyor.



Konusuna gelecek olursak 1.sezon için; Harmonlar ilk bakışta mükemmel bir Amerikan ailesi gibi görünse de görünüm yanıltıcı olabilir... Eskiden bir çellist Vivien, kısa bir süre önce yaptığı düşük ve ardından eşinin ihaneti sonrasında ciddi bir ruhsal çöküntü içerisindedir. Bir psikiyatrist olan Ben, aslında sevgi dolu bir baba ve eş olsa da Vivien düşük yaptıktan sonra ondan tamamen uzaklaşınca, kaldığı boşlukta onu aldatmaktan kaçamamıştır. Vivien ve Ben'in genç kızları Violet ise babasının yalancı, annesinin de zayıf olduğunu düşünen bir lise öğrencisidir.


Harmonlar tüm yaşananlardan sonra geçmişi ve kötü hatıraları geride bırakarak yeni bir başlangıç yapmak için Boston'dan Los Angeles'a taşınmaya karar verirler. Yeni evleri 1920'lerden kalma görkemli bir malikanedir. Başlangıçta gerçek olamayacak kadar iyi görünen bu evin aslında uğursuz bir geçmişi vardır. Evin gerçeğini öğrenseler de bu onları oraya taşınmaktan vazgeçirmez.












Şu anda takip ettiğim Amerikan dizileri bunlar!Hepsini çok beğenerek izliyorum.İzlemek isteyenler için iyi seyirler!! :)